Başlıklar
ToggleBoşanma davaları, sadece evlilik birliğinin sona erdirilmesiyle sınırlı kalmaz; tarafların ekonomik geleceği ve kişilik hakları da bu olgudan önemli ölçüde etkilenir.
Nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesi, uygulamada en çok tartışılan ve yargı kararlarına konu olan hususlar arasındadır. Bu yazıda, Avukat Meral Demirbaş’ ın kişisel arşivinden alınan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2014/13006 sayılı kararı ekseninde, nafaka ve tazminat taleplerinin belirlenmesinde dikkate alınması gereken kriterler, hakkaniyet ilkesi ve mahkemelerin takdir yetkisi incelenmektedir.
Bursa 5. Aile Mahkemesi’nin 2013/781 karar sayılı dosyasında verilen karar, davalı kadın tarafından yoksulluk nafakası ve tazminat miktarları yönünden temyiz edilmiştir. Mahkeme, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını ve kusur oranlarını değerlendirerek, davalı lehine maddi ve manevi tazminata ve toptan ödenmesine karar verilen yoksulluk nafakasına hükmetmiştir. Ancak Yargıtay, bu miktarların hakkaniyete uygun olarak daha yüksek seviyede belirlenmesi gerektiğine kanaat getirmiş ve kararı bozmuştur.
Yargıtay kararında, TMK madde 174/1 ve 174/2 uyarınca maddi ve manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesinde;
unsurları dikkate alınarak karar verilmesi gereğine vurgu yapılmıştır. Mahkemenin belirlediği miktarların bu ölçütlere kıyasla az olduğu ifade edilerek, yeniden hakkaniyete uygun takdirin gerekliliği belirtilmiştir.
Yargıtay, TMK madde 4 çerçevesinde hakkaniyet ilkesinin mahkemelerce gözetilmesi gerektiğini, nafaka miktarının belirlenmesinde:
gibi hususların dikkate alınması gerektiğini vurgulamıştır. Yoksulluk nafakasının miktarının da yetersiz kaldığını belirterek, daha uygun miktar takdir edilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Yargıtay kararlarından bağımsız olarak, mahkemeler nafaka ve tazminat miktarlarını şu ilkelere göre belirler:
Bu belirlemeler, mahkemelerin geniş takdir yetkisine dayanmakla birlikte keyfî değildir; somut olayın koşulları, tarafların durumları ve hukukî ilkeler dikkate alınarak objektif biçimde yapılmalıdır.
Sonuç
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2014/13006 kararı, nafaka ve tazminat taleplerinin belirlenmesinde mahkemelerin takdir yetkisinin nasıl kullanılması gerektiğini ve hakkaniyet ilkesinin ne kadar belirleyici olduğunu gözler önüne sermektedir. Ekonomik koşullar, tarafların kusuru ve bozulan hakların değeri, bu takdir yetkisinin objektif kriterlere dayanarak kullanılmasını gerekli kılmakta; bu da aile hukukunda adaletin sağlanması açısından kritik önem taşımaktadır.
T.C.
Y A R G I T AY
2.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2014/2401
KARAR NO: 2014/13006
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN :
MAHKEMESİ :Bursa 5. Aile Mahkemesi
TARİHİ :09.10.2013
NUMARASI :Esas no:2012/300 Karar no:2013/781
DAVACI :……………… (VEKİLİ AVUKAT MERAL DEMİRBAŞ)
DAVALI : …………… ..
DAVA TÜRÜ :Boşanma
TEMYİZ EDEN :Davalı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen,yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı (kadın) tarafından, lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminatın miktarları ile yoksulluk nafakası miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri,paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK.md.174/1)ve manevi (TMK .md. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. 2-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı yararına takdir ve toptan ödenmesine karar verilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11.06.2014 (Çrş.)