Başlıklar
ToggleBu yazıda boşanmada ortak velayet konusu ele alınacaktır.
Aile hukukuna ait bir kavram olan velayet; fiil ehliyetine sahip olmayan bir çocuğun bakımı, gözetimi, eğitimi, mal varlığının yönetimi gibi konularda ebeveynine veya bazı durumlarda bunlardan sadece birine tanınmış olan yasal yetki ve sorumluluğu ifade eder. Yasal velayet niteliği gereği daima bir temsil yetkisi içerir ve çocuğun yerleşim yeri, eğitim, sağlık, dini inançlar gibi önemli yaşam kararlarında söz sahibi olmayı kapsar. Velayet, çocuğun günlük yaşamına, eğitimine, sağlığına, güvenliğine ve genel refahına ilişkin kararları kimin vereceğini ve bu konularda kimin yetki ve sorumluluk taşıyacağını belirlemektedir. Anne, baba evlilik birliği devam ederken yasal velayet hakkı sahipleri olarak bu tür kararları birlikte alır. Boşanma durumunda ise mahkemece ebeveynden biri veya ortak velayet yoluyla her ikisi velayet hakkı sahibi olarak belirlenebilir.
Velayet türleri şunlar olabilir.
Tek velayet, çocuğun yasal sorumluluğunun, hukuki temsilinin ve fiziksel bakımının yalnızca bir ebeveyn tarafından üstlenildiği durumu ifade eder. Diğer ebeveyn genellikle bir kişisel ilişki hakkına sahiptir. Ancak çocuğun bakımının sağlanması ve yaşamına ilişkin tüm kararların alınması velayet hakkı sahibi ebeveynin sorumluluğundadır.
Ortak velayet, evli, boşanmış veya ayrı yaşayan ebeveynlerin çocuğun bakımı, temsili ve gerekli kararları alma hak ve sorumluluğunu eşit şekilde paylaştığı bir durumu ifade eder. Ortak velayette anne baba müşterek çocukların ihtiyaçlarına eşit derecede katkıda bulunmasa bile önemli kararları birlikte alır. Türk Medeni Kanunu’nun 336. Maddesinde evlilik birliği devam ettiği sürece geçerli olan yasal velayet rejimi budur.
Velayet kararını yetkili ve görevli aile mahkemesi verir. Mahkeme, kararını verirken çocuğun üstün yararı prensibini gözetir ve anne babanın istekleri yerine çocuğun çıkarlarını korumaya odaklanır. Çocuğun güvenliği, sağlığı ve refahını ön planda tutar. Ebeveynler arasındaki ilişki, sonradan ortaya çıkan durumlar, çocuğun yaşının ve tercihlerinin değişmesi gibi hallerde velayet rejimi, yine mahkemece verilecek bir kararla değiştirilebilir.
Bir anlaşmalı boşanma davasında mahkeme mümkün olduğunca anne – babanın velayet konusundaki anlaşmasını korumaya çalışacaktır. Bununla birlikte tarafların anlaşmasıyla bağlı olmayıp çocuğun üstün çıkarını koruyacak başka bir düzenlemeyi benimsemesi de mümkündür.
Ortak velayet, boşanmış anne babanın velayet konusunda birlikte ve eşit düzeyde hak ve sorumluluklara sahip olmasıdır. Bu velayet rejiminde hem anne hem de baba, müşterek çocuğun fiziki bakım ve gözetimi ile çocukla ilgili kararlar konusunda eşit hak ve sorumluluklara sahip olmaktadır. Ortak velayet, çocuğun hem annesiyle hem de babasıyla düzenli ve sürekli bir ilişkisi sürdürmesini sağlar ve onların çocuğun hayatındaki önemli kararları birlikte almasını teşvik eder.
Ortak velayet, çocuğun üstün çıkarını korumayı amaçlar ve ebeveynler arasında sağlıklı bir iş birliği ve iletişim gerektirir. Ebeveyni, çocuğun eğitimi, sağlığı, fiziksel ve ruhsal gelişimi ve diğer önemli yaşam kararları konusunda birlikte ve uyum içerisinde kararlar almaya teşvik eder. Bu tür bir velayet düzenlemesi, çocuğun ebeveyni ile sürekli ve sağlıklı bir ilişki içerisinde olmasını sağlar ve anne-baba arasında kaldığı halleri asgariye indirmeyi hedefler.
Ancak, her boşanmada olgular ve koşullar farklıdır. Çocuğun en iyi çıkarlarını korumak için farklı velayet düzenlemeleri gerekebilir. Ortak velayet, ebeveyn arasındaki iş birliği eğilimi zayıf ve iletişim eksikse veya olgular çocuğun güvenliği ve refahı için olumsuzluklar barındırıyorsa mahkemece uygun görülmeyebilir. Bu durumda anne baba da ortak velayet konusunda ısrarcı olmamalıdır. Velayet konusu mahkeme tarafından incelenirken, taraflar ve yargıç, çocuğun üstün yararı ile ihtiyaçlarını göz önünde tutmalıdır.
Velayet hukuku, aile hukuku alanının önemli bir bölümünü oluşturur ve müşterek çocuğun bakım-gözetim hakkı ve sorumluluğunun belirlenmesini içerir. Bir avukat boşanma ve velayet davalarında size aşağıdaki konularda yasal yardım sağlayabilir.
Velayet davasına başlamadan veya açılmış olan bir davaya cevap vermeden önce, bir avukat size hukuki danışmanlık sağlayarak mevcut yasaları, haklarınızı, olası hukuki sonuçları ve kanuni prosedürleri açıklayabilir. Bu bilgiler, davayı nasıl yönlendireceğinizi anlamanıza yardımcı olur.
Bir velayet davasını başlatmanız veya karşı tarafın davasına cevap vermeniz gerekiyorsa, bir avukat bu süreçte sizin için gerekli yasal belgeleri hazırlar ve mahkemeye sunar.
Velayet davalarında, tarafların anlaşmaya varması sıklıkla çocuğun üstün çıkarlarına uygun bir seçenektir. Taraflarca sulh olma yolu seçildiğinde velayet hukuku avukatları müzakereleri yönlendirir, tarafların anlaşma sağlamasına yardımcı olur ve müvekkillerinin çıkarlarını korur.
Avukatlar müvekkillerini mahkemede temsil ederler. Bu temsil, yasal gerekçeler sunma, delil ve tanık bildirme, duruşma oturumlarına katılma, tanıklara soru sorma, kanun yollarına başvurma gibi yargılama faaliyetlerine ilişkin konuları içerir.
Velayet davalarında, çocuğun üstün yararını gözetme ilkesi, çocuk haklarını koruma açısından büyük öneme sahiptir. Velayet hukuku avukatı, çocuğun güvenliği, sağlığı ve duygusal refahını korumayı esas alan bir anlayışıyla hareket eder.
Velayet davaları nafakayla ilgili talepleri de içerirler. Avukatlar, çocuğun bakım ve gözetim masraflarının adil bir şekilde paylaşılmasına hizmet edecek nafaka düzenlemelerini yapılmasını sağlayabilirler.
Tarafların velayet düzenlemelerine uymaması veya velayet düzenlemesinin değiştirilmesini gerektiren durumların ortaya çıkması halinde, bir avukat cebri icra işlemlerini başlatmanıza veya değişiklik için mahkemeye başvurmanıza yardımcı olabilir.