Başlıklar
ToggleKasko sigortası, aracın çalınması, yanması veya kaza sonucu zarar görmesi gibi pek çok riske karşı güvence sunar. Ancak her kaza ya da hasar durumunda sigorta şirketi doğrudan tazminat ödeme yükümlülüğü altına girmez. Türk Ticaret Kanunu, genel şartlar ve poliçe hükümleri çerçevesinde sigortacının bedel ödeme yükümlülüğünden kaçınabileceği bazı haller öngörülmüştür. Bu yazımızda, kasko sigortasında tazminat sorumluluğunu ortadan kaldırabilecek temel durumları inceliyoruz.
Sigortalının kasten araca zarar vermesi ya da ağır kusurlu hareketleri, sigorta teminatı dışında kalır. Türk Ticaret Kanunu’nun 1446. maddesi uyarınca sigortacı, sigortalının kastı veya ağır kusurunun olduğu durumlarda tazminat ödemek zorunda değildir.
Örnekler:
Sigorta sözleşmesinin kurulması aşamasında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak veya önemli bilgileri gizlemek, tazminat hakkını doğrudan etkileyebilir. Aracın kullanım tarzı, hasar geçmişi ya da mevcut mekanik problemleri doğru beyan etmemek, sigorta şirketinin ödeme yapmama hakkı doğurur.
Her kasko sigortası poliçesi farklı teminatlar içerir. Standart kasko, yalnızca kazaya bağlı hasarları karşılar. Ancak sel, su baskını, terör olayları, doğal afetler, anahtar kaybı gibi durumlar, özel teminatlarla güvence altına alınmadıysa sigorta ödeme yapmaz. Örneğin aşağıda incelenen Yargıtay kararına konu olduğu üzere hırsızlığa karşı teminatlı ancak diğer suç tiplerine karşı böyle olmayan aracın dolandırıcılık oluşturacak eylemlerle sigortalıdan alınması halinde sigorta teminatı, riziko kapsam dışı olduğundan, sigortalıya ödenmeyecektir.
Not: Dar kasko ile genişletilmiş kasko poliçelerinin kapsamı mutlaka dikkatlice incelenmelidir.
Kasko sigortalarında, meydana gelen zarar sigorta şirketine makul süre içinde bildirilmelidir. Genellikle bu süre 5 ila 10 gün arasında değişir. Süresi içinde bildirim yapılmazsa, sigortacının rücu hakkı doğar ve ödeme yapmayabilir.
Araç sahibinin bilgisi dışında veya ehliyetsiz bir kişinin aracı kullanması, tazminat hakkını ortadan kaldırabilir. Ayrıca aracın, trafik sigortası ve muayenesi yapılmadan trafiğe çıkarılması da tazminat sorumluluğunu etkileyebilir.
Kişisel kullanım için sigortalanmış bir aracın ticari faaliyetlerde (örneğin taksi, kargo, araç kiralama) kullanılması, poliçede aksi belirtilmemişse teminat dışı kalır.
Yargıtay kararları, özellikle alkollü araç kullanımı, bilinçli ihlaller ve ağır kusur durumlarında sigortacının tazminat ödememe hakkını tanımaktadır. Ancak her olay kendi özelinde değerlendirilir. Bu nedenle, sigorta poliçenizin hükümlerini dikkatlice incelemeniz ve hukuki destek almanız büyük önem taşır.
Kasko sigortası, araç sahiplerine önemli bir güvence sağlar; ancak sigorta şirketinin tazminat ödeme yükümlülüğü mutlak değildir. Yukarıda sayılan durumlar gibi çeşitli nedenlerle tazminat ödemesi reddedilebilir. Bu nedenle poliçe koşullarını dikkatle okumak, aracı kullanım biçimi ve sürücü kimliği konusunda şeffaf olmak, ve gerektiğinde alanında uzman bir avukattan hukuki destek almak hak kaybını önleyecektir.
📌 Yargıtay 11. HD, 16.01.2006, E. 2005/193, K. 2006/98
Somut olayda, davacı sigortalının aracını bir hastane otoparkında “kahya kılıklı” bir şahsa, park edilmesi amacıyla rızasıyla teslim ettiği anlaşılmıştır. Bu kişi, aracı park edeceğini söyleyip anahtarı almış ve araçla birlikte kayıplara karışmıştır. Sigortalı, kasko sigortası kapsamında aracın çalınması nedeniyle bedelin ödenmesini talep etmiş; ancak Yargıtay, olayın dolandırıcılık niteliği taşıdığına hükmederek bunun kasko sigortası teminatı kapsamında olmadığına karar vermiştir.
Kasko sigortalarında genel olarak şu rizikolar teminat altındadır:
Ancak dolandırıcılık ve emniyeti suistimal gibi eylemler kasko sigortası teminat kapsamı dışındadır. Çünkü bu eylemlerde malın rızaya dayalı bir teslimi söz konusudur.
Yargıtay, olayın TCK m. 503 kapsamında dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna ve emniyeti suistimal ya da hırsızlık suçları ile ilgisi olmadığına hükmetmiştir. Aracın hileli yollarla ve rıza ile teslim alınması, dolandırıcılık suçunun unsurlarını oluşturur. Bu durumda, sigortalı aracını kendi isteğiyle teslim ettiği için “zorla alınma” veya “rızaya aykırı el koyma” gibi unsurlar gerçekleşmemiştir.
Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.1 ve A.5 maddelerine göre:
Bu bağlamda olayda teslim, hileyle gerçekleştiği ve sigortalının rızasıyla anahtar verildiği için, sigorta teminatı kapsamına giren bir “çalınma” söz konusu değildir.
Yargıtay bu kararda, sigorta hukukuna ilişkin temel ilkelerden olan “rizikonun teminat kapsamına girip girmediği” konusunu tartışmıştır.
Verilen karar ile şu kriterler belirginleşmiştir:
Bu ayrım, sigorta hukukunda teminat kapsamının yorumlanmasında önem taşımaktadır.
Yargıtay’ın değerlendirmesi, sigorta hukukunda teminat türlerinin sınırlarını çizen önemli bir içtihattır. Aracın zorla veya gizlice alınması (hırsızlık) teminat kapsamında iken, dolandırıcılık yoluyla elde edilmesi (irade fesadı, hile) teminat dışında kalmaktadır.
Bu nedenle:
Kasko poliçesi satın alırken, “genişletilmiş teminatlar” ve “özel şartlar” dikkatle incelenmeli, teslim yoluyla dolandırıcılık gibi olayların poliçe kapsamına girip girmediği sigorta şirketinden teyit edilmelidir.
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas: 2005/193
Karar: 2006/98
Tarih: 16.01.2006
KASKO SİGORTA BEDELİNİN TAHSİLİ TALEBİ ( Park Etmek Bahanesiyle Aracın Anahtarını Alan Tanımadığı Kişinin Davacının Aracını Alarak Götürmesinin Hırsızlık Değil Dolandırıcılık Suçunu Oluşturacağı – Kasko Sigorta Teminatı Dışında Kalması )
• DOLANDIRICILIK SURETİYLE ARACIN ÇALINMASI ( Arabayı Park Etmek Bahanesiyle Anahtarı Davacıdan Alan Otopark Görevlisi Görünümlü Kişinin Aracı Alarak Götürmesi – Kasko Sigorta Bedelinin Tahsili Talebinin Reddi Gereği )
• OTOPARK GÖREVLİSİ GÖRÜNÜMLÜ KİŞİNİN ARACI PARK EDECEĞİ GEREKÇESİYLE ANAHTARI ALARAK ARABAYI ÇALMASI ( Hırsızlık Değil Dolandırıcılık Suçunu Oluşturan Eylemin Kasko Sigorta Teminatı Kapsamına Girmemesi )
• HIRSIZLIĞIN KASKO SİGORTA TEMİNATI KAPSAMINDA OLMASI ( Otopark Görevlisi Görünümlü Kişinin Aracı Park edeceği Gerekçesiyle Anahtarı Alıp Arabayı Kaçırmasının Hırsızlık Değil Dolandırıcılık Niteliğinde Olması – Rizikonun Sigorta Teminatı Kapsamına girmemesi )
ÖZET: Eylemde, hastaneye gittiğinde park eden araçların izdihamı sebebiyle davacıya yardımcı olmak için gelen kahya kılıklı bir kişinin park bahanesiyle aracı alıp, çaldığı iddia edilmiş olup, aracı götüren kişi davacıyı yanıltarak hile ile ve davacının hulus ve saffetinden yararlanarak, davacının iradesini fesada uğratıp, aracın rıza ile teslimini sağlamış olduğundan, dolandırıcılık suçunu işlemiştir. Özel bir tarzda teslim ve muhafazaya tevdi bulunmadığından emniyeti suistimal suçu oluşmamıştır. Kaldı ki, bu suç dahi teminat dışıdır. Mahkemenin gerekçesinde dayandığı, TCK.nun 491/3 hükmünde, hırsızla malı çalınan arasında, hizmet veya bir iş yapmak veya bir yerde muvakkat olsun birlikte oturmak yahut karşılıklı nezaket icaplarından ileri gelen itimadı suistimal neticesi olarak siyanetine terk ve tevdi olunmuş eşya hakkında işlenen hırsızlık eylemi düzenlenmiş olup, somut olayda iddia edilen eylem, bu olmayıp, dolandırıcılıktır. Bu itibarla riziko, kasko sigorta teminatı kapsamında değildir.
(765 sayılı TCK. m. 491, 503, 508) (6762 sayılı TTK. m. 1281)
Taraflar arasında görülen davada Kadıköy Asliye 4. Ticaret Mahkemesi´nce verilen 11.11.2004 gün ve 2004/1013-2004/1040 s. kararın Yargıtay´ca tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve bütün belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu aracı, davalı sigorta şirketine kasko poliçesi ile sigorta ettirdiğini, bir hastaneye gittiğinde park eden araçların izdihamı sebebiyle yardımcı olmak için yanına gelen kahya kılıklı kişinin park bahanesiyle aracı alıp çaldığını, davalının ödeme yapmadığını ileri sürerek, 46.000.000.000 liranın temerrüt faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, aracın dolandırma ya da emniyeti suistimal yoluyla alınıp götürüldüğünü, başlangıçta rızai bir teslim olduğu için hırsızlıktan söz edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, park edilmesine yardım edileceği sözü ile aracın kaçırılması eyleminin itimadı suistimal suretiyle hırsızlık suçunu oluşturduğu, dolayısıyla eylemin teminat kapsamında kaldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Uyuşmazlık, dava konusu rizikonun, kasko sigorta teminatı kapsamında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.
TTK.nun 1281/1 nci maddesi hükmüne göre, harp ve isyan olayları dışında kalan her türlü riziko, sigorta teminatı içerisinde ise de, aynı maddenin 2 nci fıkrasında teminatın sözleşme ile sınırlandırılmasının da mümkün olduğu hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Nitekim, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları´nın sigortanın kapsamını ve konusunu belirleyen A-1. maddesine göre kazalar, üçüncü kişilerin kötü niyetli davranışları, aracın yanması ve aracın çalınması veya çalınmasına teşebbüsten doğan zararlar bu sigortanın konusunu oluşturmaktadır. Bu belirlemeden açıkça görüleceği üzere, TCK.nun 503 üncü vd. maddelerinde düzenlenen dolandırıcılık ve aynı kanunun 508 nci vd. maddelerinde düzenlenen emniyet suistimal eylemlerinin kasko sigortanın konusunu teşkil etmediği anlaşılmaktadır. Aynı Genel Şartların teminat dışı halleri düzenleyen A.5 maddesi de A.1 maddesini doğrulayacak ve tamamlayacak biçimde sevkedilmiştir.
Emniyeti suistimal eyleminde, malik veya zilyed rıza ve isteği ile malı verdikten sonra kendisine iade edilmemesi sonucu zarar doğmakta, hırsızlıkta ise başlangıçta bir teslim olmadan, rıza dışında mal alınıp götürülmekte, dolandırıcılıkta ise, irade, hile ve desise ile fesada uğratılarak, teslim sağlanmaktadır.
Somut olayda, dava dilekçesinde, hastaneye gittiğinde park eden araçların izdihamı sebebiyle davacıya yardımcı olmak için gelen kahya kılıklı bir kişinin park bahanesiyle aracı alıp, çaldığı iddia edilmiş olup, aracı götüren kişi Savcılık hazırlık dosyası kapsamına göre aranmaya devam edilmektedir. Davacı müşteki sıfatıyla emniyet görevlilerine verdiği beyanında, hastane otoparkının giriş turnikesinden bilet alıp içeri girdikten sonra yer bulamadığı için otoparktan dışarıya aracı ile çıktıktan sonra, dışarıda park yeri ararken, kahya kılıklı birinin gelip, ‘ben dışarıda park yeri bulurum, sen bana anahtarı ver’ dediğini, anahtarı bu kişiye verdiğini, bu kişinin aracı çalıştırıp, ileride bir yere park etmek için hareket ettiğini, arkasından gözlediğini, ancak gözden kaybolduğunu beyan etmiştir. Bu eylemde, aracı götüren, davacıyı yanıltarak, hile ile ve davacının hulus ve saffetinden yararlanarak, davacının iradesini fesada uğratıp, aracın rıza ile teslimini sağlamış olduğundan, dolandırıcılık suçunu işlemiştir. Özel bir tarzda teslim ve muhafazaya tevdi bulunmadığından, emniyeti suistimal suçu oluşmamıştır. Kaldı ki, bu suç dahi teminat dışıdır. Mahkemenin gerekçesinde dayandığı, TCK.nun 491/3 üncü bent hükmünde, hırsızla malı çalınan arasında, hizmet veya bir iş yapmak veya bir yerde muvakkat olsun birlikte oturmak yahut karşılıklı nezaket icaplarından ileri gelen itimadı suistimal neticesi olarak siyanetine terk ve tevdi olunmuş eşya hakkında işlenen hırsızlık eylemi düzenlenmiş olup, somut olayda iddia edilen eylem, bu olmayıp, dolandırıcılıktır. Bu itibarla, riziko, kasko sigorta teminatı kapsamında değildir.
Bu durumda, mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulü doğru olmamıştır.
Yukarda açıklanan nedenle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16.01.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.