Başlıklar
ToggleKararların gerekçelendirilmesi hem keyfi uygulamaların önüne geçmek hem de delil ve beyanlar yoluyla dosyaya yansıyan maddi olguları, yasalarla ilişkilendirerek uygulama birliğini sağlamak açısından zorunludur. Gerekçe zorunluluğu savunma hakkının da önemli bir parçasıdır. Bütün hukuk sitemlerinde kararların gerekçeli olması aranır ve gerekçesizlik, bir bozma/kaldırma, mahkemenin niteliğine göre hak ihlali/tazminat nedeni olarak kabul edilir.
Mahkeme kararların gerekçeli olmasının sayısız faydaları vardır. İyi gerekçelendirilmiş kararlar aleyhine karar verilmiş olanların dahi bu kararı hazmetmesine/içselleştirmesine yardımcı olar, sosyal barışa hizmet eder , ihtilafın kalıcı olarak ve hızlı bir şekilde ortadan kaldırılmasına yardım eder ve ilgililerin bu kararlara karşı itiraz/kanun yollarına başvurmasının yahut yeni davalar açarak adli sistem üzerine yeni yükler bindirmesinin önüne geçer . Aynı şekilde zengin gerekçeli kararlar hakimin sahip olduğu muaazaam bilgi ve deneyimin, dosyanın taraflarına avukatlara, kamuya aktarılmasına hizmet eder ve bu da hukuk bilgimizi ve kültürümüzü zenginleştirir. Bizi daha bilge bir toplum yapar.
Yargıtay ` da kararların gerekçeli olması gerektiği üzerinde ısrarla durmaktadır. 07.04.2010 tarihli Resmi Gazete de yayınlanan Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin bir kararında; “Anayasanın 141/3 maddesi uyarınca mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılmasının zorunlu olduğu, HUMK.`nun 388/3. maddesi uyarınca mahkeme kararlarında iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin bulunması gerektiği halde, mahkemece bu yasal gereklere uyulmadan ve toplanan delillere neden itibar edilmediği açıklanmadan hüküm kurulması doğru görülmemiştir. ‘ denmek suretiyle konunun önemi vurgulanmıştır.
Avukat Hüseyin Demirbaş – Demirbaş Hukuk Bürosu Mayıs 2018