Başlıklar
Toggle
İşçinin vefat etmesi, bir yıl çalışma koşulunun sağlanması şartıyla mirasçılarına kıdem tazminatı talep hakkı vermektedir. Aşağıda ölüm halinde kıdem tazminatının önemli noktaları incelecektir.
Türk Borçlar Kanunu m. 440’ a göre “Sözleşme, işçinin ölümüyle kendiliğinden sona erer.”
İşçinin herhangi bir nedenle hayatını kaybetmesi halinde 1 yıllık kıdem şartı sağlanıyorsa yasal mirasçılarına kıdem tazminatının ödenmesi gerekir. Kanun sadece iş sözleşmenin ölümle sona ermesini aramakta olup işçinin mirasçılarının kıdem tazminatı talep hakkı doğabilmesi için ölümün nedeninin ve nasıl gerçekleştiğinin bir önemi bulunmamaktadır. Ölüm nedeninin hastalık, iş kazası, herhangi bir kaza veya trafik kazası yahut meslek hastalığı sonucu olup olmadığının, ölümün, işçinin veya üçüncü bir kişinin kusurundan kaynaklanıp kaynaklanmadığının veya işyeri içinde veya dışında meydana gelip gelmediğinin intihar ya da cinayet olmasının mirasçıların kıdem tazminatı talep etmesine bir etkisi yoktur.
Bununla birlikte Yargıtay’ın işçinin kendi kusuru sonucu ölmesi halinde, ölüme neden olan davranış işveren yönünden iş sözleşmesinin haklı nedenle feshi sebebi oluşturuyorsa mirasçılarının kıdem tazminatına hak kazanamayacağı yönünde kararları da vardır. Ancak bu karaların genellikle eski tarihli olduğu gözlenmektedir. Örneğin 9. Hukuk dairesi 1978 tarihli eski bir kararında kendi kusurlu davranışıyla ölümüne yol açan işçinin yasal mirasçılarına kıdem tazminatı ödenmeyeceğine hükmetmiştir. Yargıtay bu doğrultudaki kararları, işçinin ölümüne neden olan davranışının işverene, İş Kanunu m.25/II kapsamında haklı nedenle iş sözleşmesini feshetme hakkı verdiği ancak işçinin ölümü nedeniyle bunu gerçekleştiremediği olaylara özgüdür. Yargıtay hakkaniyet gibi mülahazalarla somut olay adaletini sağlamaya amaçlamışsa da yorumu işçinin ölümünü, ölüm nedenine dayalı bir ayrıma gitmeden kıdem tazminatına hak kazanma sebebi olarak sayan 1475 Sayılı İş Kanunu’nun 14. Maddesine uygun düşmemektedir. Yargıtayın görüşü kabul edildiğinde de her olayın özellikleri farklı olacağından bu değerlendirmenin somut olaya özgü olarak yapılması gerekmektedir.
6098 sayılı TBK m. 440 işverenin, işçinin ölümü halinde bir kısım mirasçılarına “ölüm tazminatı” ödemesini öngörmüştür. Hak sahiplerinin bu tazminatı talep edebilmeleri için İşçinin ölümüyle iş sözleşmesinin sona ermesi yeterlidir. TBK m. 440 kapsamındaki tazminata hak kazanabilmek için işçinin belirli bir kıdeme sahip olması gerekmemektedir. Keza işçinin ölüm nedeninin veya ölümünde kendi kusurunun bulunmasının da bir önemi yoktur.
Düzenlemeye göre tazminat ödenecek hak sahipleri işçinin eşi, ergin olmayan çocukları, bunlar bulunmadığı takdirde ise bakmakla yükümlü oldukları kişilerdir.
Türk Borçlar Kanunu m. 440 uyarınca ödenecek “ölüm tazminatının” tutarı işçinin bir aylık ücretidir. Ancak işçi, vefat tarihinde beş yıl veya daha fazla kıdeme sahipse ödenecek ölüm tazminatı tutarı iki aylık ücretinden az olmayacaktır.
Bunun dışında işçinin iş kazası veya meslek hastalığı geçirmesi sebebiyle ölümü halinde, işçinin desteğinden yoksun kalan kişilerin işverenden destekten yoksun kalma tazminatı talep hakları bulunmaktadır. Destekten yoksun kalma tazminatı sadece iş kazalarına özgü bir tazminat olmayıp borçlar hukukunun genel hükümleri çerçevesinde tüm haksız fillere uygulanmaktadır. İşçinin ölümü halinde mirası reddeden hak sahipleri de destekten yoksun kalma talebinde bulunabilirler. Bunun nedeni destekten yoksun kalma tazminatının, miras yoluyla muristen geçen bir hakka değil destekten yoksun kalan kişinin şahsına ait bağımsız bir hakka dayanmasıdır.
İşçinin ölümü halinde kıdem tazminatı hakkı, mirası kabul etmiş olan, mirasçılara geçer. İşçinin ölümü halinde mirasçılarının kıdem tazminatı talep etme hakkı destekten yoksun kalma tazminatında olduğu gibi ölüm ile ortaya çıkmasına rağmen, ondan farklı olarak mirasçının kendisinden doğan bağımsız bir hak değil, miras bırakanın şahsından doğan ve miras yoluyla geçen bir haktır. Bu nedenle mirası reddeden mirasçı ölüm neden ile kıdem tazminatı talep edemez.