SMK m. 159 ‘ da “Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir” denmiştir.
Maddenin 2. Fıkrasında ihtiyati tedbirin hangi kapsamda olması gerektiği açıklanmıştır. Buna göre verilecek olan ihtiyati tedbir karar;
hususlarını kapsamalıdır.
Madde hükmüne göre tasarım hakkı ihlallerinde yukarıdaki açıklanan davalardan birinin açılması halinde mahkemeden ihtiyati tedbir niteliğinde olmak üzere davalının tecavüz teşkil eden fiillerinin durdurulması, tecavüze konu ürünlerle bunların üretiminde kullanılan vasıtalara el konulması, doğmuş ve doğacak zararların tazmini bakımından dava değerinden az olmamak üzere teminat verilmesi gibi ihtiyati tedbirler talep edilebilir.
Sınai mülkiyet hukuku açısından asıl dava sonuçlanıncaya kadar sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi için ihtiyati tedbir müessesesi önem arz etmektedir.
Sınai mülkiyet hukuku uygulamasında mahkemelerin “yaklaşık ispat” ölçüsü ile “davanın esasını çözer nitelikte tedbir” konusunu hatalı değerlendirerek tedbir taleplerini reddettiklerine rastlanmaktadır.
Sınai Mülkiyet Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ihtiyati tedbirlere ilişkin genel hükümleri ile yetinmemiş sınai mülkiyet haklarının ihlalini önlemeye yönelik ihtiyati tedbirleri özel olarak düzenlemiştir.
Kanunun, sınai mülkiyet hukukunda ihtiyati tedbirleri özel olarak düzenleyen 159. Maddesinden “davanın esasını çözer nitelikte tedbir verilemeyeceğini” gibi bir yasak çıkarmak mümkün değildir. Tam aksine maddenin ikinci 2. Fıkrasında “davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması” yönünde ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir. Örneğin “tecavüzün önlenmesi” ve “durdurulması” davalarında bu husus doğrudan davanın esası ile ilgilidir. Bu nedenle sınai mülkiyet hakkına ilişkin davalarda 1davanın esasını çözer nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gibi bir gerekçeyle tedbir taleplerinin reddine karar verilmesi hatalı olacaktır.
SMK, m. 159 düzenlemesi kapsamında sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşen kullanımı veya bunun için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını yaklaşık olarak ispat eden hak sahipleri ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep edebilmektedir. Bunun için hakka tecavüz edildiği konusunda yaklaşık ispat ölçüsünün sağlanması yeterlidir.
Tasarım hukukunda yaklaşık ispatın oluşması için ise tasarım hakkına sahip olunduğunun “tasarım tescil belgesi” veya TPMK kayıtlarıyla kanıtlanması ve tecavüz teşkil eden fiillerin varlığının kanaat oluşturacak düzeyde ortaya konulması yeterlidir. Örneğin, tescilli bir tasarımın taklitlerinin bazı elektronik pazar yerlerinde satışa sunulduğunu gösteren kanıtlara dayanarak SMK, m. 159/2-1 maddesinde yazılı önleme ve durdurma yönünde ihtiyati tedbir kararı vaaz edilebilmelidir.
Danıştığınız marka, patent, tasarım avukatı somut olaya göre hangi tedbirlerin talep edilebileceği ve yaklaşık ispat ölçüsü gibi konularda size gerekli tavsiyelerde bulunacaktır.
Başlıklar
ToggleTürk sınai mülkiyet hukuku uygulamasında tescil süreçleri genellikle marka ve patent vekilleri tarafından yürütülmektedir. Marka ve Patent avukatları sınai mülkiyet haklarının tescili süreçlerinden ziyade bu hakların korunmasına odaklanmaktadırlar.
Marka ve patent vekili mahkemelerde dava süreçlerini yönetemez. Bu yetki Türk hukukunda sadece avukatlara tanınmış bir imtiyazdır. Dava süreçleri başlatmayı gerektiren bir marka, patent, tasarım hakkı ihlalinde veya sınai mülkiyet haklarının konu edinen sözleşmelere ilişkin uyuşmazlıklarda hak sahibi kendisini yargı mercilerinde temsil etmek üzere bir marka patent avukatı tutmalıdır.