Tasarım hakkı sahibine tecavüz nedeniyle ortaya çıkan maddi zararlarının tazmini için dava açma hakkı tanınmıştır.
Hak sahibi lehine tazminata hükmedebilmek için failin, kanunda (SMK m. 81) hakka tecavüz olarak sayılan bir fiili kusurlu (kast veya ihmal) olarak gerçekleştirmesi, bu fiilden bir zarar doğması ve zarar ile hukuka aykırı fiile arasında uygun bir nedensellik ilişkisi bulunması gerekir.
Hemen belirtelim ki zarar; malvarlığında eksilme şeklinde ortaya çıkabileceği gibi mal varlığının artmasından yoksun kalınması şeklinde de tezahür edebilir. Dolayısıyla tasarım hakkına tecavüz sonucu ortaya çıkan zararın belirlenmesinde hak sahibinin fiili zararı ve yoksun kaldığı kar göz önünde tutulacaktır.
Başlıklar
ToggleFiili zarar; kişinin mal varlığının aktifindeki azalma veya pasifindeki artmadır. Her ikisi de mal varlığının azalması sonucunu doğurmaktadır. Sınai mülkiyet hakkı sahibinin fiili zararına örnek olarak, tasarım hakkının ihlali nedeniyle ürün ve hizmet pazarına etkili bir şekilde girememesi, ürünlerini satamaması, yatırımlarının karşılıksız kalması, çalışanlarına ödediği ücretler, tecavüz sebebiyle yapmak zorunda kaldığı avukatlık, danışmanlık, noter ücreti gibi masraflar zikredilebilir.
Yoksun kalınan kazanç ise; tasarım hakkı sahibinin tasarımına tecavüz teşkil eden filler nedeniyle elde etmekten mahrum kaldığı kardır. Bu kayıp bir zarar olarak ortaya çıkmaktadır.
Yoksun kalınan kar, olağan piyasa koşullarında, faaliyetin kendisine özgü özellikleri de göz önünde tutularak beklenen muhtemel karın mütecavizin fiilleri sebebiyle elde edilememesi, hak sahibin bu kardan mahrum kalmasıdır.
Yoksun kalınan kazanca örnek olarak davacının tasarım hakkına tecavüz edenin filleri nedeniyle ürünlerini potansiyelinden az satması ve daha az satış geliri elde etmesi gösterilebilir.
Yoksun kalınan kazanç hesaplanırken sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulmalıdır. (SMK m. 151/3)
Sinai Mülkiyet Kanunu m. 150/2 ‘ de yoksun kalınan kazancın hesaplanması konusunda üç yöntem belirtilmiştir. Bunlardan hangisini tercih edeceği hak sahibinin seçimine bağlıdır.
Madde 151/2 “Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:
Kanunun 151/2 maddesinde yer alan açık hüküm nedeniyle davacının bu hesaplama yöntemlerinden birini seçmesi gerekmektedir. Mahkemenin re ‘sen bu seçimi yapması olanaksızdır. Davacı hak sahibi herhangi bir seçim yapmamış veya seçimi belirsiz ise davacıya hangi yöntemi seçtiğini açıklattırmalıdır.
Mahkeme, ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, yukarıdaki yöntemlerden birine göre yapılan hesaplama sonucunda ortaya çıkan yoksun kalınan kazanca uygun bir payın daha eklenmesine karar verir (SMK m. 151/4)
Tecavüz fiillerinden önceki durum ile ihlalden sonra oluşan durum arasındaki fark olan zararın miktarının hesabı nihayetinde bir takdir meselesidir. Haksız fiillere ilişkin pek çok dava türünde kanun, herhangi bir hesaplama yöntemi öngörmemiştir. Bu kapsamda sınai mülkiyet haklarının ihlalinden doğan maddi tazminat davalarında kanunun diğer tazminat davalarından farklı olarak, zararın hesaplanmasına ilişkin ayrıntılı hükümler sevk ettiği söylenebilir.
Yine de hâkim, tazminat miktarını belirlerken, ihlal edenin kusurunun derecesini, zararın meydana gelmesinde veya miktarının artmasına öngörülemez veya kaçınılamaz hususların etki edip etmediğini, her haksız fiilde olduğu gibi zarar görenin kusur veya ihmalinin zararın oluşmasına veya artmasına neden olup olmadığını (TBK m.52) ve hakkaniyet ilkesi ile borçlar kanununun genel hükümlerini göz önünde tutacaktır.
Zararın miktarı tam olarak belirlenemiyorsa TBK m. 50/2 hükmüne göre hâkim olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirlemelidir. Bu bağlamda örneğin hak sahibinin, tasarımının tescilli olduğunu belirten bir kaydı, ürettiği veya satışa arz ettiği ürünlerin ambalajına veya ticari evrakı üzerine koymamış olması, mütecavizin fiilini hukuka aykırı olmaktan çıkartmamakla birlikte tecavüz edenin kusur derecesini belirlemede önem arz edebilecektir.
Tasarım davalarında avukatlık ve hukuk danışmanlığı, tasarım hukukuyla ilgili yasal süreçlerde müvekkilinin hukuki çıkarlarını korumak için hizmet veren avukatların ve hukuk danışmanlarının rolünü ifade eder. Tasarım davaları, bir ürünün dış görünümünün, şeklinin, deseninin veya diğer estetik özelliklerinin korunmasıyla ilgili hukuki anlaşmazlıkları içerir.
Tasarım davalarında avukatlık ve hukuk danışmanlığı aşağıdaki şekillerde gerçekleşebilir:
Hukuki Danışmanlık: Tasarım sahiplerine, tasarım haklarının korunması, tescili ve hukuki süreçlerle ilgili olarak hukuki danışmanlık sağlar. Bu, tasarım sahiplerinin haklarını anlamalarına yardımcı olur ve tasarım hukukuyla ilgili sorularını yanıtlar.
Dava Yönetimi: Tasarım sahipleri veya tasarım haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişilerin temsil edilmesiyle ilgili hukuki süreçleri yönetir. Bu, dava öncesi inceleme, delil toplama, dava dosyasının hazırlanması ve dava sürecinde müvekkilin haklarını savunmak için mahkeme içi veya mahkeme dışında örneğin sulh müzakereleri gibi süreçleri içerir.
Hukuki İşlemler ve Lisanslama: Tasarım sahiplerine, tasarım haklarını konu edinen hukuki işlemler ve lisanslama süreçlerinde hukuki danışmanlık sağlar. Bu, gerekli sözleşmelerin hazırlanması, müzakerelerde yer alma ve süreç yönetimini içerebilir.
Uyuşmazlık Çözümü: Tasarım haklarıyla ilgili uyuşmazlıkların çözümüne yönelik müzakereleri ve alternatif çözüm yöntemlerini yönetir. Bu, müzakerelerin yürütülmesi, arabuluculuk veya tahkim süreçlerinin yönetilmesi veya gerektiğinde mahkeme önünde savunma sürecini içerebilir.
Tasarım davalarında avukatlık ve hukuk danışmanlığı, müvekkillerin tasarım haklarını korumak ve savunmak için hukuki stratejiler geliştirmek, hukuki belgeleri hazırlamak, müzakereleri yürütmek ve hukuki süreçleri yönetmek gibi faaliyetleri içerir. Bu çaba vekil edenin hukuki pozisyonunu güçlendirmenin yanında tasarım haklarıyla ilgili anlaşmazlıkları etkin bir şekilde çözmeye de hizmet eder.