İcra Takibi veya Cebri İcra Nedir?
Yazar: Avukat Hüseyin Demirbaş, Bursa
Başlıklar
Toggleİcra takibi veya cebri icra, bir alacaklının alacağını elde edebilmesi için, kamu gücüyle belirli bir kanuni prosedür takip edilerek borçlunun mal varlıklarına yasal olarak el konulması anlamına gelir. Türk hukuk uygulamasında icra takibi bir alacağın tahsili için alacaklının talebi üzerine yetkili icra dairesinin borçlunun mal varlığını haczetmesini ve durumun gereklerine göre açık artırma ile satışa çıkarmasını ifade eder.
Cebri icra veya icra takibi, genellikle alacaklının, borçlunun anlaşmalara uymaması ve ödeme yapmaması durumunda başvurduğu bir hukuk yolu olarak kullanılır.
Cebri icra, alacaklının rızaya dayalı yollarla alacağını tahsil edememesi halinde başvurabileceği en etkili ve yaptırım gücü en yüksek hukuki yoldur. Ancak her alacak için doğrudan cebri icraya başvurulması mümkün değildir; bazı koşulların gerçekleşmesi gerekir. Borçlunun borcunu vadesinde ödememesi gibi hallerde icra takibi gündeme gelir.
İcra takibi, alacağın türüne ve eldeki belgelerin niteliğine göre farklı yollarla başlatılabilir. Türk İcra ve İflas Hukuku’nda başlıca icra takip türleri şunlardır:
Herhangi bir mahkeme kararı olmadan, sadece alacaklının beyanı ile başlatılabilen en yaygın takip yoludur. Genellikle bir borç ilişkisine dayalı, adi bir belgeye dayanan veya her hangi bir belgeye bağlanmamış ya da mahkemeye taşınmamış alacaklarda kullanılır.
Çek, bono ve poliçe gibi kambiyo senetlerine dayalı alacaklar için başvurulan özel bir takip yoludur. Bu takip türünde süreler daha kısadır ve borçlunun itiraz hakkı sınırlıdır.
Kesinleşmiş bir mahkeme kararı (ilâm), hakem kararı, icra edilebilirlik şerhi verilmiş arabuluculuk anlaşma tutanağı veya mahkemece onaylanmış sulh protokolüne dayanan alacaklar için başlatılan icra yoludur. Borçlunun itiraz hakkı yoktur, sadece şikâyet veya icranın geri bırakılması talep edebilir.
Kiralanan taşınmazların tahliyesi veya teslimi amacıyla yürütülen takip türüdür. Özellikle kira alacaklarına dayalı tahliye işlemleri için kullanılır ve hem ilâmlı hem de ilamsız yolla yapılabilir.
İcra takibi sürecinde borçlunun en temel haklarından biri itiraz hakkıdır. İlamsız takipte borçlu, kendisine tebliğ edilen ödeme emrine karşı tebliğden itibaren 7 gün içinde icra dairesine yazılı olarak itiraz edebilir. Bu itiraz, takibin durmasına yol açar ve alacaklının icra işlemlerine devam edebilmesi için mahkemeden “itirazın kaldırılması” ya da “itirazın iptali” yoluna gitmesi gerekir.
İtiraz, borcun tamamına, bir kısmına veya sadece faize ya da diğer unsurlara yönelik olabilir. Süresinde ve usulüne uygun yapılan bir itiraz, icra takibini geçici olarak durdurur.
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile ilamsız takipte ödeme emrine itiraz sınırlı sebeplere dayalı olarak yapılabilir. İlamlı takipte icra emrine itiraz mümkün değildir.
Diğer yandan, hem borçlu hem de alacaklı icra dairesinin işlemlerine karşı şikâyet hakkına sahiptir. Şikâyet, işlemden haberdar olunmasından itibaren 7 gün içinde (bazen süreye tabi olmaksızın) icra mahkemesine yapılmalıdır. Bu yolla işlemin usulsüz olduğu ya da yasal dayanaktan yoksun olduğu ileri sürülebilir.
Bu haklar, icra hukukunda taraflar arasındaki dengeyi sağlamak ve keyfi uygulamaların önüne geçmek açısından büyük önem taşır.
Cebri icra veya icra takibi süreci, her ülkenin kendi yasal düzenlemelerine tabidir. Ülkemizde bu alanı düzenleyen temel yasa 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’dur. İcra takipleri ve genel olarak cebri icra süreci İcra ve İflas Kanunu başta olmak üzere ilgili yasal düzenlemelere ve mahkeme karalarına uygun olarak sürdürülür.
Cebri icra veya icra takibi sürecinde, ödenmeyen bir borcun tahsili amaçlandığından alacaklıdan borcun varlığını ve miktarını usulüne uygun bir belge veya bir mahkeme kararıyla ispat etmesi beklenir.
Cebri icra veya icra takip işlemleri, yetkili icra veya iflas daireleri ile icra mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu süreçte, yasal bazı sınırlamalara tabi olmak üzere borçlunun ekonomik değeri olan her türlü malına el konulabilir. Bu kapsamda nakit varlıkları, taşınır veya taşınmaz malları, üçüncü kişiler nezdindeki ekonomik değeri olan hak ve alacakları haczedilebilir, taşınmaz veya taşınmaz mallar açık artırma ile satılabilir. Elde edilen para, borca karşılık alacaklıya ödenerek alacağın tahsili ve borcun sona ermesi sağlanır.
İcra Takibi de denilen cebri icra süreci alacaklının yetkili icra dairesine yaptığı bir müracaatla başlar ve genellikler şu aşamaları içerir.
Takip Talebi: Alacaklı, alacağını tahsil etmek için yetkili icra müdürlüğüne başvurarak icra takibi başlatmak için bir talepte bulunur. Bu başvuruda gerekli formların doldurularak gerekli belgelerin eklenmesiyle yapılmalıdır. Bu başvuru günümüzde artık UYAP sistemi üzerinden elektronik olarak yapılmaktadır.
İcra/Ödeme Emri: İcra müdürlüğü, başvuruyu değerlendirir ve belirli bir süre içinde borcun ödenmesi veya yine belirli bir süre içerinde itiraz etmesi aksi halde cebir icraya devam olunacağı ihtarını içeren bir icra/ödeme emri düzenleyerek borçluya gönderir.
Kesinleşme: Kendisine ödeme emri tebliğ olunan borçlu tanınan süre içerisinde borcu ödemez ve itiraz da etmezse icra takibi kesinleşir. Bu durumda cebri icra sürecinin haciz aşamasına geçilir. Borçlu itiraz ederse itirazın kaldırılması ve iptali süreçlerinin sonuçlanması beklenir.
Haciz: İcra takibinin kesinleşmesinden sonra alacaklının talebi üzerine borçlunun mal varlığının borca yetecek kadar kısmı haczedilir.
Satış/Paraya Çevirme: Borç halen ödenmemişse haczedilen mal varlığı, icra dairesi tarafından açık artırma veya pazarlıkla satışa çıkarılır. Satıştan elde edilen gelir alacağın tahsili yerine geçmek üzere alacaklıya ödenir. Satıştan elde edilen gelir, borcun tamamını karşılamıyorsa, alacaklı borçludan kalan kısmı talep edebilir ve bunun için yeni haciz ve satış talebinde bulunabilir.
Cebri icra sistemi, yalnızca alacaklının hakkını korumayı değil, aynı zamanda borçlunun temel yaşam koşullarını da gözetmeyi amaçlar. Bu nedenle Türk İcra ve İflas Hukuku’nda borçlulara yönelik çeşitli koruma mekanizmaları öngörülmüş, haczedilemeyen mal ve gelirler açıkça belirlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesi, haczedilemeyecek malları açıkça düzenlemiştir. Buna göre:
Bu düzenlemeyle borçlunun onuruna ve temel yaşam standartlarına saygı korunur.
Borçlunun ekonomik yaşamını sürdürebilmesi ve insan onuruna yakışır bir hayat sürdürebilmesi için gelirinin tamamı haczedilemez. Ücret, maaş, emekli aylığı gibi düzenli gelirlerin yalnızca bir kısmı hacze konu olabilir.
İİK m.83’e göre:
Kanunen koruma altında olan bazı gelir kalemleri hiç haczedilemez:
Bu tür gelirler, borçlunun mevcut veya gelecekteki asgari yaşam standartlarını korumayı amaçladığından, Anayasa’da yer alan sosyal devlet ilkesinin korumasından yararlanır. İcra takibi sırasında bunlara el konulamaz ve haciz uygulanamaz. Alacaklı bu gelirler üzerinde hak iddia edemez. Aksi yönde bir icra işlemi yapılırsa, icra mahkemesinden şikâyet yoluyla işlemin kaldırılması talep olunabilir.
Cebri icra süreci ve icra takip işlemleri alacaklıların alacağının kamu gücüyle tahsil edildiği yasal prosedürler bütünüdür. Bu süreçte, borçlu tarafın mal varlığına zorla el konulması söz konusu olduğu için, hukuki işlemlerin yasal düzenlemelere uygun bir şekilde yürütülmesi ve alacaklının talebinin haklı ve hukuka uygun olması gerekmektedir. İcra takibi ve cebri icra konusunda yasal danışmalık için bursa icra avukatını arayabilirsiniz.