Başlıklar
ToggleBoşanma davalarında fiziksel şiddet, hem boşanmanın temel nedeni olarak kabul edilmekte hem de eşin evden ayrılarak ayrı yaşamakta haklı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu gibi durumlarda, mağdur eşin tedbir nafakası talep etme hakkı da doğar. Türk Medeni Kanunu’nun 197. maddesi, birlikte yaşamaya ara verme durumunda ekonomik güvenliği sağlamak amacıyla tedbir nafakası öngörmektedir. Özellikle fiziksel şiddet gibi ağır durumlar söz konusu olduğunda, bu nafaka hakkı daha da belirgin hale gelir.
Bu yazımızda, dayak nedeniyle ayrı yaşamakta haklı olan eşin tedbir nafakası talebi Yargıtay’ın içtihadı çerçevesinde incelenecek, boşanma sürecinde haklarını arayan bireyler için hukuki bir rehber sunulacaktır.
Evlilik birliğinde şiddet, yalnızca boşanma sebebi oluşturmaz; aynı zamanda mağdur eşin evden ayrılmasını ve ekonomik olarak güvence altına alınmasını da gerekli kılar. Türk Medeni Kanunu m.197, eşlerden birinin kişiliği, ekonomik güvenliği ya da ailenin huzurunun ciddi biçimde tehlikeye girmesi durumunda haklı bir gerekçeyle ayrı yaşama hakkı tanır. Bu maddeye göre:
“Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa, hakim, eşlerden birinin istemi üzerine diğerinin yapacağı parasal katkıya karar verir.”
Bu parasal katkı, uygulamada tedbir nafakası olarak adlandırılır. Özellikle kadının çalışmaması, gelir elde edememesi ya da evden şiddet nedeniyle ayrılması gibi hallerde mahkemeler tarafından uygun bir miktarda tedbir nafakası belirlenir.
Yargıtay, aşağıda özetlenen kararında fiziksel şiddet iddiasıyla evden ayrılan kadının tedbir nafakası talebinin reddedilmesini hukuka aykırı bularak kararı bozmuştur:
Davacı kadın, eşinin kendisini döverek evden kovduğunu, son altı aydır kız kardeşinin yanında kaldığını ve bu sebeple 1000 YTL tutarında tedbir nafakası istediğini belirtmiştir.
Davalı koca, davanın reddini savunmuştur.
Tanık anlatımları, davacının fiziksel şiddete maruz kaldığını doğrulamış, davacının kardeşi, kadının daha önce de dayak sebebiyle evden kaçtığını ifade etmiştir.
Mahkeme, ayrı yaşamakta haklı neden bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Yargıtay ise tanık beyanlarının dikkate alınması gerektiğini vurgulayarak, davacının şiddet nedeniyle ayrı yaşamakta haklı olduğunu, bu durumda da hakkaniyete uygun bir nafaka miktarına hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararı bozmuştur.
Bu karar, şu yönleriyle boşanma sürecindeki mağdur eşler açısından emsal niteliktedir:
Fiziksel şiddet, ayrı yaşamakta haklı bir neden olarak kabul edilmiştir.
Şiddet mağduru eşin tanık beyanları tek başına yeterli ispat aracı olarak görülmüştür.
Hakim, nafaka talebini incelerken Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesine göre karar vermelidir.
Tedbir nafakası miktarı belirlenirken mahkemeler şu ölçütleri dikkate alır:
Tarafların ekonomik ve sosyal durumu,
Eşin gelir durumu ve ihtiyaçları,
Yaşam standartları,
Hakkaniyet ilkesi (TMK m.4).
Yargıtay, tedbir nafakasının belirlenmesinde belirli bir standardın olmadığını, her olayın kendi somut koşulları içinde değerlendirilmesi gerektiğini sürekli olarak vurgulamaktadır. Ancak özellikle şiddet nedeniyle evden ayrılan kadınlar için asgari geçimi sağlayacak düzeyde bir nafaka belirlenmesi gerektiği kanaati baskındır.
Boşanma davası açılmadan önce veya dava sürecinde, şiddet gören kadınlar aşağıdaki adımları izleyerek haklarını koruyabilir:
Polis veya jandarmaya başvurarak tutanak tutturmak, gerekirse 6284 sayılı kanun kapsamında koruma kararı almak,
Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmak,
Aile Mahkemesi’ne başvurarak tedbir nafakası talep etmek,
Tanık beyanları, hastane raporları gibi delillerle şiddeti belgelemek.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ve Türk Medeni Kanunu’nun 197. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, fiziksel şiddet gören eşin ayrı yaşamakta haklı sayılacağı ve bu nedenle tedbir nafakası talep edebileceği açıkça ortaya çıkmaktadır. Dayak, yalnızca boşanma nedeni değil, aynı zamanda nafaka hakkının doğumu bakımından da dikkate alınması gereken ağır bir ihlaldir.
Eğer siz de benzer bir durumla karşı karşıyaysanız, vakit kaybetmeden bir aile hukuku avukatıyla görüşerek gerekli hukuki adımları atabilirsiniz. Unutmayın, şiddet karşısında sessiz kalmakla değil, hakkınızı aramakla şiddetin tekrarını önler ve güçlü olursunuz.
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/1490
K. 2007/1544
T. 08.02.2007
* AYRI YASAMA ( Dayak Nedeniyle Ayrı Yaşamakta Haklı Olan Eş – Tedbir Nafakası Talebi Kabul Edilmesi Gereği )
* DAYAK NEDENİYLE AYRI YAŞAMAKTA HAKLI OLAN EŞ ( Hakkaniyet İlkesine Uygun Tedbir Nafakasına Karar Verilmesi Gereği )
* TEDBİR NAFAKASI ( Dayak Nedeniyle Ayrı Yasamakta Haklı Olan Eşin Talebinin Kabul Edilmesi Gerektiği )
4721/m.197
ÖZET :
Davacı kadın, davalı eşinin kendisini döverek evden attığı iddiasıyla tedbir nafakası talebinde bulunmuştur. Tanık anlatımlarından davacı kadının esinden dayak yediği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı ayrı yaşamakta haklı olduğundan hakkaniyet ilkesine uygun tedbir nafakasına karar verilmelidir.
DAVA :
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR :
Davacı, eşine karşı gereken saygıyı gösterdiği halde kendisini dövdüğünü ve evden kovduğunu son altı aydır kız kardeşinin yanında kaldığını beyanla 1000.YTL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacının evinden ayrı yaşamasını haklı kılan delil gösterilmediğinden tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
TMK 197. maddesine göre; eslerden biri ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin kusuru ciddi bicimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yasamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eslerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eslerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Somut olayda, davacı tanığı ( davacının kardeşi ) ablasının eşinden dayak yediğini ve kendisine sığındığını, 2 yıl önce de esinden dayak yediği için evden kaçtığını beyan etmiştir. Davalı tanıkları da dövme olayı hakkında açıkça beyanda bulunmamış iseler de davacı tanığın beyanını doğrular nitelikte açıklamada bulunmuşlardır.
Bu durumda mahkemece, davacının ayrı yasamakta haklı olduğu kabul edilmesi gerekirken davacı tanığının beyanına ve bunu destekler mahiyetteki davalı tanıklarının beyanına itibar edilmeksizin davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün koşullarına ve de TMK`nun 4. maddesinde yer alan ‘hakkaniyet’ ilkesine uygun bir miktar nafakaya hükmedilmelidir.
SONUC :
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK`nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve pesin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.02.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.