Başlıklar
ToggleTürkiye’de “dava süresi ne kadar?”, “mahkemeler ne kadar sürede karar veriyor?” gibi sorular, vatandaşların adalet sistemine güvenini doğrudan etkileyen temel meseleler arasında yer alıyor. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan 2014 yılı adli istatistikleri, bu konuda önemli veriler sunmaktadır.
2014 yılı itibariyle hukuk mahkemelerinde ortalama yargılama süresi, 2008 yılındaki 209 günden sadece 207 güne düşmüştür. Bu küçük düşüş;
gibi pozitif gelişmelere rağmen gerçekleşebilmiştir. Dava sürelerinde belirgin bir iyileşme sağlanamamıştır.
2008 yılında açılan dava sayısı 1.572.467 iken, 2014’te 2.024.456’ya yükselmiştir. Yaklaşık yarım milyonluk bu artış, yargı sisteminin üzerindeki yükü gözler önüne sermektedir.
Hakim başına düşen dosya sayısı 2008’de 1.075 iken, 2014’te 865’e düşmesine rağmen bu %20’lik azalma sadece 2 günlük bir yargılama süresi iyileşmesi yaratmıştır. Bu durum, uzun süren davaların nedenlerinin yalnızca iş yüküyle açıklanamayacağını göstermektedir. Sorun; yargının tüm aktörlerini kapsayan daha derin ve kültürel kökenli yapısal meselelerle ilgilidir.
Grafikte görüldüğü üzere, 2008-2014 yılları arasında hâkim başına düşen dosya sayısı %20 oranında azalmış (1075’ten 865’e), ancak ortalama dava süresi yalnızca 2 gün (209’dan 207’ye) kısalmıştır. Bu durum, yargı süresinin sadece iş yüküne değil, sistemsel ve kültürel faktörlere de bağlı olduğunu ortaya koymaktadır.
Ticaret mahkemelerinde 2008 yılında 434 gün olan ortalama yargılama süresi, 2014 yılında 231 güne düşmüştür. Bu kayda değer düşüşte;
etkili olmuştur.
Ancak bu mahkemeler kısa sürede kapatılarak, alışılmadık bir sistemle çok sayıda hakimin tek mahkeme çatısında toplandığı bir yapıya geçilmiş, ayrıca heyet sistemi gibi verimliliği sorgulanan yöntemlere dönülmüştür. Bu değişikliklerin 2015 sonrası sürelere olumsuz etki yapması muhtemeldir.
2008 yılında 86.166 olan ticaret mahkemesi dosya sayısı, 2014’te 220.637’ye çıkmıştır.
İş mahkemelerinde, 2004’te 329 gün olan ortalama dava süresi, 2014’te 417 güne yükselmiştir. Basit yargılama usulü uygulanmasına rağmen en uzun dava sürelerinin burada görülmesi, çelişkili bir tablo ortaya koymaktadır.
sürelerin uzaması, sorunun farklı dinamiklerden kaynaklandığını göstermektedir. Bu noktada;
gibi unsurların da değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
2008’de iş mahkemelerinde açılan dava sayısı 107.899 iken, 2014’te bu sayı 177.267’ye yükselmiştir.
Aile mahkemeleri, ortalama yargılama süresi açısından en kısa sürelere sahip mahkemeler arasında yer alıyor. 2008 yılında 164 gün olan ortalama süre, 2014 yılında 148 güne düşmüştür.
Ancak bu tablo yanıltıcı olabilir:
Adalet Bakanlığı, istatistiklerinde boşanma türlerini ayırmadan kümülatif veriler sunmaktadır. Bu da değerlendirmeyi zorlaştırmaktadır.
2014 yılı istatistikleri; mahkeme yapısındaki değişikliklerin, personel artışının veya dijitalleşmenin tek başına çözüm olmadığını göstermektedir. Dava sürelerinin kısalması için:
Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü`nün 2014 yılı yayınına göre göre hukuk mahkemeleri genelinde 2008 yılında 209 olan ortalama yargılama süresi 2014 yılında yılında 207 güne düşmüştür. Son yıllarda kurulan yeni mahkemelere, yeni atanan çok sayıdaki hakim ve savcıya, yargılamayı hızlandırmayı amaçlayan yasal değişikliklere ve epeyce kabiliyet kazandırılan UYAP otomasyon sitemine rağmen her hangi bir iyileşmenin ortaya çıkmamış olması düşündürücüdür. Elbette bunun önemli bir nedeni her yıl açılan davaların sayısının da hızla artmakta olmasıdır. Nitekim yine 2014yılı verilerine göre 2008 yılında, yıl içinde açılan dava sayısı 1 572 467 iken , 2014 yılında bu sayının 2.024.456 olduğu görülmektedir. 2014 yılında 2008 yılından yaklaşık beş yüz bin adet daha fazla dava açılmıştır. Bununla birlikte hakim başına düşen dosya sayısındaki azalmanın da ortalama dava süresine hiç yansımadığı gözlenmektedir. 2013 yılı adli istatistiklerine göre 2008 yılında hukuk mahkemelerinde hakim başına düşen dosya sayısı 1075 iken bu sayısı 2014 yılında 865 ` e düşmüş ancak yaklaşık %20 lik bu düşüş ortalama dava süresine sadece iki günlük (yaklaşık yüzde bir ) bir iyileşme olarak yansımıştır. Bu da bize , yaygın kanının aksine , uzun süren davaların, hakim başına düşen dosya sayısından daha karmaşık nedenleri olduğunu göstermektedir. Sorun avukatları da kapsayan yargı sisteminin bütünü ve zaman içinde oluşmuş yargı kültürü ile ilgilidir.
2014 yılı adli İstatistikleri incelendiğinde dava süresi konusunda en çarpıcı iyileşmenin ticaret mahkemelerinde olduğu görülmektedir. Ticari davalara bakan bu mahkemelerde 2008 yılında 434 gün olan ortalama yargılama süresi 2014 yılında 231 güne düşmüştür. Şüphesiz bunun bir nedeni 2012 yılında çok sayıda yeni mahkemenin kurulmuş olmasıdır. Ne yazık ki bu mahkemeler 2014 yılında tekrar kapatılıp bir mahkeme bünyesinde çok sayıda hakimin çalıştığı garip ve alışık olmadığımız bir sisteme geçilmiştir. Ayrıca bazı davalar için verimsiz heyet sistemine geri dönülmüştür. Bunun dava süresine olumsuz yansıyacağını düşündüğümden 2015 yılı istatistiklerini merakla beklediğimi söylemeliyim. Zannınca Ticaret mahkemelerinde görülen davalardaki ortalama yargılama süresinin önemli ölçüde düşmesinin bir nedeni de 2012 yılındaki HMK değişikliği ile bir iki günde sonuçlanan ihtiyati haciz taleplerinin bütünüyle bu mahkemelere bırakılmış olmasıdır. Bir iki günde sonuçlanan bu dosyalar ticaret mahkemelerindeki ortalama yargılama süresini geri çekmiştir.
Öte yandan gelişmekte olan ekonomiye paralel olarak ticaret mahkemelerindeki dosya yükü de hızlı bir şekilde artmaktadır. 2008 yılında 86 166 olan alan Ticaret mahkemelerindeki toplam dosya sayısı, 2014 yılında 220 637 adede yükselmiştir.
İş ve çalışma ilişkisinden doğan davalara (iş davalarına) bakan iş mahkemelerinde de ortalama dava süresi konusunda kayda değer bir iyileşme olmamıştır. Bu mahkemelerde 2004 yılında 329 olan ortalama dava süresi 2014 yılında 417 güne yükselmiştir. Davaları hızla sonuçlandırmak için öngörülmüş basit muhakeme usulüne tabi olan bu mahkemelerde en uzun yargılama sürelerinden birinin ortaya çıkması büyük bir çelişkidir. Son yıllarda kurulan yeni iş mahkemeleri de ortalama dava süresini azaltmamıştır. Açılan yeni mahkemelerle yeterli sayıda iş mahkemesi sayısına ulaşıldığını ve hakim başına düşen dosya sayısının da makul sınırlarda olduğunu kabul etmek gerekir. Bu durumda Yargılamayı uzatan diğer faktörlerin üzerinde durulmalıdır. Avukatlık müessesi ve avukatlar da sorunun bir parçası olduğundan baroların ve avukatların görüşlerine de değer verilmelidir.
Öte yandan iş mahkemelerinde açılan davalar da artış eğilimindedir. 2008 yılında 107 899 olan yıl içinde iş mahkemelerinde açılan dava sayısı 2014 yılında 177 267 olmuştur.
Ortalama yargılama süresi konusunda küçük de olsa bir iyileşme boşanma davası başta olmak üzere aile hukukundan kaynaklanan nafaka, velayet, mal paylaşımı, boşanmanın tanınması ve tenfizi gibi davalara bakan aile mahkemelerinde ortaya çıkmaktadır. Bu mahkemelerde 2008 yılında 164 olan ortalama dava süresi 2014 yılında 148 güne düşmüştür. Bu yargılama süresi hukuk mahkemelerindeki en kısa sürelerden biridir. Ancak aile mahkemelerinde özellikle çekişmeli boşanma ve halk arasında mal paylaşımı davası olarak bilinen mal rejiminin sona ermesi ve tasfiyesine ilişkin davaların oldukça uzun sürdüğü de bilinmektedir. Zannımca aile mahkemelerinde ortalamayı düşüren şey hesaplamaya dahil edilen anlaşmalı boşanma davalarıdır. Adalet bakanlığının çalışmasında boşanma davaları alt türleri itibariyle ele alınmamakta kümülatif olarak verilmektedir. Çoğunlukla bir aydan kısa sürede hatta bazen bir kaç günde sonuçlanan anlaşmalı boşanma davaları aile mahkemelerindeki ortalama dava süresini aşağı çekmektedir.
Avukat Hüseyin Demirbaş – Demirbaş Hukuk Bürosu – Bursa – Temmuz 2015