Başlıklar
ToggleGiriş
Muvazaalı boşanma iddiasıyla Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından bağlanan dul aylıklarının iptali, son yıllarda sosyal güvenlik hukukunda sık karşılaşılan bir uyuşmazlık türü haline gelmiştir. Özellikle 5434 sayılı Kanun kapsamındaki emekli sandığı iştirakçileri yönünden yaşanan bu tür işlemlerde, idari işlem mi yoksa iş mahkemesi yetkisi mi tartışmaları da sıklıkla gündeme gelmektedir.
Bu yazıda, Danıştay 11. Dairesi’nin 15.03.2016 tarihli, 2015/4834 Esas ve 2016/892 Karar sayılı içtihadı üzerinden, muvazaalı boşanma iddiaları, dul aylığının kesilmesi, yetkili yargı yeri ve geri ödeme talepleri detaylı olarak incelenmektedir.
Olayın Özeti
⚖️ İlk Derece Mahkemesi Kararı
Ankara 9. İdare Mahkemesi, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 101. maddesi uyarınca uyuşmazlığın iş mahkemelerinin görev alanına girdiğini belirterek davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.
️ Danıştay 11. Daire Kararı – Hukuki Değerlendirme
Danıştay, şu tespitleri yaparak İdare Mahkemesi kararını bozmuştur:
Sonuç: Danıştay, İdare Mahkemesi’nin görev yönünden verdiği ret kararını hukuka aykırı bularak BOZMA kararı vermiştir.
Kararın Uygulamadaki Önemi
❓ Muvazaalı boşanma nasıl tespit edilir?
SGK, tarafların boşanmasına rağmen aynı evde yaşamaya devam etmeleri, faturaların ortak ödenmesi, tanık beyanları, sosyal medya kayıtları gibi unsurları delil olarak kullanabilir.
❓ SGK’nın haksız kesinti yaptığı durumlarda ne yapılmalı?
İlgili idari işlemin iptali için idare mahkemesinde dava açılmalıdır. Ayrıca geçmişe dönük kesilen aylıkların iadesi için alacak talebi de mümkündür.
❓ İdari yargı mı, iş mahkemesi mi görevli?
Eğer uyuşmazlık 5434 sayılı Kanun kapsamında emekli sandığına tabi haklar ile ilgiliyse, yetkili yer idari yargıdır. Bu içtihatla da sabittir.
❓Muvazaalı boşanma nedir?
Gerçekte evlilik birliği devam ettiği halde, sadece emekli maaşı almak amacıyla yapılan boşanmalardır.
❓Muvazaalı boşanma tespit edilirse ne olur?
SGK, muvazaalı boşanmayı tespit ederse, bağlanan dul ve yetim aylığını keser ve ödenmiş tutarları geri talep edebilir.
❓Muvazaalı boşanma nasıl tespit edilir?
SGK, boşanmış eşlerin fiilen birlikte yaşayıp yaşamadığını araştırır. Komşu beyanları, adres kayıtları ve diğer deliller incelenir.
❓Muvazaalı boşanma nedeniyle kesilen maaş geri alınabilir mi?
Eğer kişi, boşanmanın muvazaalı olmadığını kanıtlayabilirse, yargı yoluyla maaşını geri alabilir.
❓Muvazaalı boşanma nedeniyle kesilen maaş için dava açılabilir mi?
Evet, somut olaya göre iş mahkemesi veya idare mahkemelerinde SGK’nın kararına itiraz edilebilir.
❓Muvazaalı boşanma nedeniyle kesilen maaşın geri ödenmesi nasıl yapılır?
Genellikle cebri icra yoluna gidilmektedir.
❓Muvazaalı boşanma nedeniyle maaşı kesilen kişi başka bir gelir alabilir mi?
Eğer kişi, başka bir sosyal güvenlik hakkına sahipse, farklı bir emeklilik veya sosyal yardım alabilir
Danıştay 11. Dairesi’nin bu kararı, SGK’nın muvazaalı boşanma iddialarına karşı hukuki güvence oluşturmaktadır. Gerçekten boşanmış olan bireylerin, sırf idarenin sübjektif kanaatine dayanarak aylıklarının kesilmesi ve borç çıkarılması hukuka uygun değildir. Bu tür davalarda idari yargı yolu açık olup, bireylerin haklarını koruma altına alabilecek etkili bir başvuru yoludur.
SGK tarafından yapılan işlemlerin hukuka aykırı olduğunu düşünüyorsanız, zaman kaybetmeden bir sosyal güvenlik hukuku avukatına başvurmanızı öneririz.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No: 2015/4834
Karar No: 2016/892
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : ………………………
Vekili : Avukat Hüseyin Demirbaş
Ankara Yolu Cad. Demirtaşpaşa Mah. No:36 Tüze İş Merkezi K:10/34-35 – Osmangazi / BURSA
Karşı Taraf (Davalı) : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
Vekili : Av. …………………..
Ziya Gökalp Cad. No:10 – Kızılay / ANKARA
İstemin Özeti : Ankara 9. İdare Mahkemesince verilen 20.3.2015 tarihli ve E:2014/1490; K:2015/450 sayılı kararın; davacı tarafından, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hâkimi : …………….
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, davacının eşinden boşanması üzerine, Emekli Sandığından aylık almakta iken vefat eden eski eşinden dolayı bağlanan dul aylığının, boşanmasının muvazaalı olduğunun tespit edildiğinden bahisle kesilerek 1.1.2011-30.4.2014 tarihleri arasında ödenen aylık tutarının adına borç çıkartılmasına ilişkin işlemin iptali ile yoksun kalınan tutarın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; 5510 sayılı Kanunun 101. maddesi uyarınca dava konusu uyuşmazlığın çözüm yerinin İş Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacı, Mahkeme kararının, hukuka aykırı olduğunu ileri sürmekte ve temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu`na 8.5.2008 tarihli Resmi Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe giren 5754 sayılı Kanunun 68. maddesiyle eklenen ‘5434 sayılı Kanuna İlişkin Geçiş Hükümleri’ başlıklı Geçici 4. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanun`a göre aylık, tazminat, harp malullüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 8.2.2006 tarihli ve 5434 sayılı Kanun`un 1. maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartlara haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunacağı; 5. fıkrasında, bu madde kapsamına girenlerin aylıkların bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı kuralları yer almış; ‘Uyuşmazlıkların çözüm yeri’ başlıklı 101. maddesinde de, ‘Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür.’ kuralına yer verilmiştir.
Öte yandan, 5510 sayılı Kanun`un yukarıda metnine yer verilen 101. maddesinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru sonucunda, Anayasa Mahkemesinin 22/12/2011 gün ve E:2010/65, K:2011/169 sayılı kararı ile anılan tümcenin Anayasa`ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar verilmekle birlikte, 5510 sayılı Kanun`a 5754 sayılı Kanun ile eklenen Geçici 4. maddenin yürürlüğe girmesinden önce 5434 sayılı Kanun kapsamında bulunan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, pilot yüzbaşı olarak görev yapmakta iken şehit olan ilk eşinden dolayı dul aylığı bağlanan davacının 1990 yılında evlenmesi nedeniyle aylığının kesildiği ve 1998 yılında boşanması üzerine yeniden bağlanan dul aylığının, boşanmanın muvazaalı olduğu nedeniyle kesilerek 1.1.2011-30.4.2014 tarihleri arasındaki aylık tutarı ve 2008-2013 yılları arasında tütün ikramiyesi tutarının yasal faiziyle birlikte borç çıkarılması üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, 5510 sayılı Kanun`a 5754 sayılı Kanun ile eklenen Geçici 4. maddenin yürürlüğe girmesinden önce 5434 sayılı Kanun kapsamında bulunan davacı ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan uyuşmazlığın çözümünde idari yargı görevli olduğundan, davanın görev yönünden reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA; dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere Mahkemeye gönderilmesine, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içinde Danıştayda karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.3.2016 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi
Başkan Üye Üye Üye Üye
(X) KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının onanması gerektiği oyu ile Daire kararına katılmıyorum.