Başlıklar
Toggle6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu veya buna kaynak Avrupa Birliği hukuku düzenlemelerinde bilgilenmiş kullanıcı kavramının kapsam ve içeriğine ilişkin bir herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu yazımızda tasarım hukukunun ünlüsü ‘bilgilenmiş kullanıcı’ yı ele alacağız.
Bilgilenmiş kullanıcı; sınai mülkiyet hukukunun üç esrarengiz adamından biridir. Bilindiği üzere marka hukukunda “ortalama tüketici” kavramı, patent hukukunda ise “teknik uzman” kavramı vardır. Bu kavramların işlevi ve sınai mülkiyet haklarının tescili ve korunmasında oynadıkları rol aynı olmakla birlikte, kapsamlarına girmek için gereken uzmanlık düzeyleri farklıdır. En düşük uzmanlık düzeyine sahip olan marka hukukundaki ortalama tüketicidir. Ortalama tüketicinin belirli bir düzeyde bilgi sahibi olması ve kural olarak çatışan markalar arasında doğrudan karşılaştırma yapması beklenmez. Öte yandan patent hukukundaki teknik uzman adından da anlaşılabileceği üzere bilgilenmiş olmanın çok ötesinde ileri ve kapsamlı bir uzmanlığa sahiptir. Bilgilenmiş kullanıcı ise “ortalama bilgiye sahip tüketici” ile sektörel uzmanlığa sahip “teknik uzman” arasında, ikisine de eşit uzaklıkta bir yerde durmaktadır. Bu nedenle, bilgili kullanıcı veya bilgilenmiş kullanıcı kavramı, bir teknik uzmanı veya ortalama bilgiye sahip kullanıcıyı değil, kişisel ilgileri veya deneyimi nedeniyle tasarımın ilgili olduğu sektör ve ürün gruplarında kapsamlı bilgisi olan, dikkatli bir kullanıcıyı ifade etmektedir.
Bilgilenmiş kullanıcı, Sınai Mülkiyet Kanununun 56. Maddesinin gerekçesinde; “Ayırt edici niteliğin belirlenmesinde ve tasarımların karşılaştırılmasında ne sıradan tüketici gibi basit ne de ilgili sektörde uzman kişi kadar derin bir değerlendirme gerektirmeyecek şekilde, ürün hakkında temel bilgilere sahip bir kişinin yapacağı değerlendirme anlaşılmalıdır. Söz konusu değerlendirmeyi yapabilecek kişi Kanunda “bilgilenmiş kullanıcı” olarak yer almıştır” şeklinde tanımlanmıştır.
Bir Yargıtay kararına göre bilgilenmiş kullanıcı kavramı yalnızca nihai tüketicilerle sınırlı değildir. Bu kavram, tasarımın ilgili olduğu sektördeki çok daha geniş bir çevreyi kapsayacak şekilde yorumlanmalıdır. Yüksek mahkemeye göre bilgilenmiş kullanıcıdan anlaşılması gereken kişiler; “bu tür ürünleri satın alan tüketiciler, bu tür ürünler üzerinde çalışan tasarımcılar, üreticiler ve satıcılar olarak kabul edilmelidir”
Yargıtay içtihadına göre, bilgilenmiş kullanıcı kavramı yalnızca nihai tüketicilerle sınırlı değildir. Bu kavram, tasarımın ilgili olduğu sektördeki çok daha geniş bir çevreyi kapsayacak şekilde yorumlanmaktadır. Yargıtay, bilgilenmiş kullanıcıdan anlaşılması gereken kişileri şu şekilde tanımlamıştır:
Bu tanımda dört farklı kullanıcı profili öne çıkar:
Satın alan tüketiciler: Belirli bir ürün grubunu kullanma veya satın alma konusunda belli düzeyde bilgi ve deneyime sahip, ürünü sadece sıradan estetik beğeniyle değil, fonksiyonelliği ve tasarımı üzerinden de değerlendirme kapasitesine sahip kullanıcı grubudur.
Tasarımcılar: İlgili ürün grubunda faaliyet gösteren profesyonel ya da yarı-profesyonel tasarımcılar; benzer ürünlerle yoğun biçimde çalışan ve görsel farklılıkları hızlı biçimde algılayabilecek nitelikte kişilerdir. Bunlar, sektörel yeniliklere aşinadır ve tasarımlar arasındaki stilistik farklılıkları ayırt edebilir.
Üreticiler: Tasarımların üretim süreçlerini bilen ve çeşitli varyasyonları teknik detaylarıyla ayırt edebilen kişilerdir. Bu gruptakiler, ürünlerin biçim, boyut, malzeme ve teknik özelliklerini detaylı analiz edebilirler.
Satıcılar: Ürünleri tüketiciye sunan, piyasadaki benzer ürünleri yakından tanıyan, dolayısıyla ürünler arasındaki farklılıkları hem estetik hem de fonksiyonel boyutlarıyla değerlendirme becerisi olan kişilerdir.
Yargıtay’ın bu yaklaşımı, bilgilenmiş kullanıcı kavramını yalnızca bir “tüketici” figürüyle sınırlı tutmamakta; bunun yerine ürünle birebir etkileşime giren, sektörel bilgi ve deneyim sahibi geniş bir kullanıcı spektrumu ile ilişkilendirmektedir. Böylece, tasarımın ayırt edici niteliği değerlendirilirken yalnızca görsel benzerlik değil, aynı zamanda ürünlerin kapsamlı kullanım bağlamı ve sektörel bilgisi de göz önünde bulundurulmaktadır.
Bu yaklaşım, SMK m.56 gerekçesindeki tanım ile paralellik gösterdiği gibi, Avrupa Birliği Adalet Divanı kararlarıyla da uyumludur. Zira AB içtihadında da bilgilenmiş kullanıcı, ortalama tüketici düzeyini aşan ama teknik uzmanlık düzeyine varmayan bir değerlendirme düzeyini temsil eder.
Yukarıda belirtildiği üzere bilgilenmiş kullanıcının, bir sınai mülkiyet hakkının (tasarım hakkı) tescili ve koruma kapsamının belirlenmesinde oynadığı rol; ortalama tüketicinin marka hakkında oynadığı rol ile aynıdır. Bununla birlikte iki kavram farklı bilgi ve deneyim düzeyini ifade etmektedir. Öncelikle ortalama tüketici kavramı ilgili sektör ve ürünlerde makul derecede bilgili, gözlemci ve bir parça ihtiyatlı bir kişiyi ifade etmektedir. Ortalama tüketicinin, markanın ilgili olduğu ürün veya hizmete dair vasatın üzerinde bir bilgi veya kişisel deneyime sahip olması gerekmez. O iki ayırt edici işareti ayrıntılarına çok dikkat etmeden bir bütün olarak ve basitçe karşılaştıran kişidir. Buna karşılık bilgilenmiş kullanıcının tasarımın ilgili olduğu ürün konusunda ortalamanın üzerinde bilgi sahibi olması ve karşılaştırmayı titiz, mümkün olduğunca doğrudan ve önemli ayrıntılara da dikkat ederek gerçekleştirmesi beklenir.
Bilgilenmiş bir kullanıcının gözüyle uyuşmazlık konusu ürünlerde benzerlik bulunması SMK m.81/1-a kapsamında “genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerini üretmek” anlamına geleceğinden tasarım hakkına tecavüz olacaktır.
Tasarım hukukunda bilgilenmiş kullanıcı, tescilli bir tasarımın korunma kapsamının belirlenmesinde ve ihlal değerlendirmelerinde referans alınan nesnel bir değerlendirme ölçütü olarak işlev görür. Bu kişi, yukarıda açıklandığı üzere ne sıradan bir tüketici kadar yüzeysel ne de bir teknik uzman kadar derinlemesine bilgi sahibidir. Bilgilenmiş kullanıcı, sektörel ürün gruplarına dair belli bir birikime, görsel hafızaya ve dikkat düzeyine sahip olan, aynı zamanda bu tür ürünleri kullanma, satın alma veya gözlemleme pratiği olan kişilerden oluşur.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 56. maddesinin gerekçesi bu kavramı şu şekilde tanımlar:
“Ayırt edici niteliğin belirlenmesinde ve tasarımların karşılaştırılmasında ne sıradan tüketici gibi basit ne de ilgili sektörde uzman kişi kadar derin bir değerlendirme gerektirmeyecek şekilde, ürün hakkında temel bilgilere sahip bir kişinin yapacağı değerlendirme anlaşılmalıdır.”
Bu bağlamda, bilgilenmiş kullanıcının rolü özellikle şu üç hukuki alanda ortaya çıkar:
Yeni ve ayırt edici nitelik değerlendirmesi: Tescil öncesi yapılan incelemelerde, bilgilenmiş kullanıcının bakış açısından yeni ve özgün bir izlenim yaratıp yaratmadığı dikkate alınır.
Hükümsüzlük davaları: Mevcut bir tasarımın hükümsüz kılınması talebinde, bilgilenmiş kullanıcının algısı merkezî rol oynar.
Tasarım hakkına tecavüz davaları: SMK m.81/1-a uyarınca, “genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzer” bir tasarım üretmek, bilgilenmiş kullanıcının gözüyle değerlendirildiğinde ihlal teşkil eder.
Tasarıma dayalı hakların korunması sürecinde bilgilenmiş kullanıcıya göre yapılacak değerlendirme mahkeme kararlarının sonucunu belirleyecek kadar önemlidir. Söz konusu değerlendirme, çoğu zaman bilirkişi raporlarına ve taraf avukatlarının teknik-hukuki olgularla iddia ve savunmalarını destekleyebilmesine bağlıdır.
Tasarım hakkına tecavüz, hükümsüzlük veya tescile itiraz gibi uyuşmazlıklar, yalnızca görsel benzerlik değil, bu benzerliğin bilgilenmiş kullanıcı nezdinde ne ölçüde “genel izlenim” farklılığı yaratıp yaratmadığı üzerinden değerlendirilir. Bu tür davalarda marka veya patent vekilleri değil, yalnızca avukatlar temsil yetkisine sahiptir. Tasarım avukatı, tescil öncesi hukuki risk danışmanlığından başlayarak, karşılaştırmalı analiz, dava dilekçesi, delil sunumu, bilirkişi raporuna itiraz ve istinaf-temyiz gibi tüm aşamalarda süreci yürütür. Dolayısıyla bilgilenmiş kullanıcının algısına dayalı soyut kavram, mahkemede somut bir hukuki argümana dönüşür; bu da ancak deneyimli bir avukat eliyle mümkündür.
Tasarım davalarında hukuki temsil bir avukat tarafından sağlanır. Marka ve patent vekillerinin böyle bir yetkisi yoktur. Avukat, tasarıma dayalı bir uyuşmazlığın tarafı olan müvekkilini mahkeme önünde temsil eder ve haklarını savunur. Bu temsil faaliyeti, davanın mahkeme önüne getirilmesini, iddia, talep ve delilleri sunmayı, diğer tarafın taleplerine cevap vermeyi, hukuki savunma sağlamayı, usul işlemlerini yürütmeyi, itiraz, istinaf ve temyiz süreçlerini yönetmeyi içerir.
Bilgilenmiş kullanıcı; tasarımın ait olduğu ürün grubu hakkında temel bilgiye sahip, bu tür ürünleri gözlemleyen, satın alan ya da kullanan; ortalama tüketiciden daha dikkatli ancak teknik uzmandan daha az bilgi sahibi kişidir. Bu kişi, tasarımlar arasındaki ayırt edici farkları genel izlenim düzeyinde değerlendirme kapasitesine sahiptir.
Bilgilenmiş kullanıcı, tasarımların yeni ve ayırt edici olup olmadığını, tescile değer nitelik taşıyıp taşımadığını ve iki tasarımın birbirine “genel izlenim itibarıyla” benzer olup olmadığını değerlendirmede ölçüt olarak kabul edilir. Özellikle tasarım hakkına tecavüz ve hükümsüzlük davalarında mahkemeler bu varsayımsal kişinin algısını esas alır.
Ortalama tüketici, markalarla ilgili karar verirken görsel ya da işitsel ayrıntılara fazla dikkat etmeyen, yüzeysel karşılaştırmalar yapan bir figürdür. Bilgilenmiş kullanıcı ise ilgili ürün grubunda daha dikkatli ve deneyimli olup tasarımları görsel bütünlüğü içinde değerlendirir. Tasarım hukukunda ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde bilgilenmiş kullanıcının görüşü esas alınırken, marka hukukunda ortalama tüketicinin algısı temel alınır.
Tescilli bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı gözüyle ayırt edilemeyecek kadar benzerinin üretilmesi, 6769 sayılı SMK m.81/1-a uyarınca tasarım hakkına tecavüz sayılır. Mahkeme, davaya konu iki ürünün genel izlenim itibarıyla farklı olup olmadığını değerlendirerek ihlali belirler. Bu değerlendirme genellikle bilirkişi raporlarına ve karşılaştırmalı görsel incelemelere dayanır.
Tasarım davaları yalnızca avukatlar tarafından temsil edilebilir. Tasarım avukatı, müvekkil adına tescil, itiraz, hükümsüzlük ve tecavüz davalarını yürütür; delil toplar, bilirkişi raporlarını analiz eder ve bilgilenmiş kullanıcı kriterine uygun hukuki değerlendirmeleri mahkemeye sunar. Marka ve patent vekillerinin dava açma yetkisi bulunmaz.
Eğer tasarımınız izinsiz kullanılıyor ya da benzer bir ürün piyasaya sürülüyorsa, tasarım hakkına tecavüz söz konusudur. Bu durumda, ihtarname gönderebilir, tasarım tecavüzünün durdurulması ve maddi-manevi tazminat için Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde dava açabilirsiniz. Bu sürecin etkin biçimde yürütülebilmesi için tasarım hukuku alanında uzman bir avukattan destek almanız önerilir.