Başlıklar
Toggle
Tutuklama, bir kişinin suç işlediğine dair kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması durumunda, kaçma veya delilleri karartma ihtimalini ortadan kaldırmak gibi amaçlarla, mahkemece özgürlüğünün geçici olarak kısıtlanmasıdır. Tutuklama, yargılama süreci boyunca kişinin tutukevinde bulundurulmasına yol açar ve bu süreçte kişinin özgürlüğü kısıtlanır. Türkiye’de tutuklama sebepleri, usulü, karar verilmesi ve bu karara itirazlar Türk Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenmiştir.
Tutuklama kararı verilebilmesi için, somut olayda bazı şartların birlikte bulunması gerekmektedir. Bu şartlar CMK m. 100 ‘ de açıklanmıştır.
Kişinin suç işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin bulunması gereklidir. Bu şüphe, somut delillerle desteklenmiş olmalıdır.
CMK m. 100/2 ‘ de bazı haller sayılmış ve bunların mevcudiyetini gösteren somut olgu ve delillerin bulunduğu durumlarda bir tutuklama nedeninin var sayılabileceği belirtilmiştir. Anılan nedenler şunlardır.
Kaçma Şüphesi: Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların bulunması halinde tutuklama nedeni var sayılabilir.
Delilleri Karartma Şüphesi: Kişinin delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme ihtimali olmalıdır.
Tanıklara Baskı Yapma Şüphesi: Kişinin, tanıklara veya mağdurlara baskı yapma ihtimali olmalıdır.
Ceza kanunlarında tanımlanmış farklı suçların birlikte listelenerek aynı hukuki müeyyideye bağlanması katalog suç kavramını ortaya çıkarmaktadır. CMK, m. 100/3 de böyle bir katalog suç listesi yapılarak, bu suçlardan birinin işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde bir tutuklanma nedeninin var olduğu düzenlenmiştir.
Tutuklama nedeninin var sayılabileceği katalog suçlar şunlardır.
Diğer tüm şartların yanında tutuklama ölçülü olmalıdır. Ölçülülük; suç ve suçtan doğan zararla, kişinin tutuklama yoluyla özgürlüğünün kısıtlanması durumu karşılaştırıldığında mevcut olması gereken nesnel bir sonuçtur. Tutuklama, suçun ağırlığı ve kişinin tutuklanmasını gerektiren sebeplerle ölçülü bir şekilde ele alınıp uygulanmalıdır. Bir başka ifadeyle, tutuklama kararı verilirken kişinin özgürlüğünün kısıtlanmasının zorunlu ve orantılı olup olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır.
Bazı hallerde kanun hükmü gereği, tutukluluk kararı verilemez. Tutuklama yasağı olarak adlandırılan bu durum hafif suçlar ile suça karışan çocuklarla ilgili soruşturma ve davalarda söz konusudur.
Ceza Muhakemeleri Kanunu m. 10/4 hükmüne göre;
Ayrıca Çocuk Koruma Kanununun 21. Maddesine göre, onbeş yaşını doldurmamış çocuklar yönünden üst sınırı 5 yılı aşmayan hapis cezası gerektiren suçlardan dolayı tutuklama kararı verilemez.
Tutukluluk belirli sürelerle sınırlandırılmıştır. Mahkeme, dava devam ederken duruşma oturumlarında tutukluluğun devam edip etmeyeceğine karar verir. Uzun süren davalarda, tutukluluk süresi belirli periyotlarla gözden geçirilir ve bu gözden geçirmelerde mahkemece, tutukluluğun devamına veya kaldırılmasına karar verilir.
Soruşturma evresinde tutukluluk süresi, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ayı, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler bakımından ise bir yılı geçemez. Ancak, Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir. (CMK m. 102/4)
Dava aşamasında en fazla tutukluluk süreleri ise şöyledir.
Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi: En çok bir yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.
Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi: En çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda beş yılı geçemez.
Tutukluluk süreleri, fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır (CMK, m. 102/5)
Evet, tutukluların avukatıyla görüşme ve avukat yardımından yararlanma hakları bulunmaktadır. Türkiye’deki hükümlü ve tutukluların avukatları ile görüşme hakkı, Ceza İnfaz Kanunu ve ilgili yönetmeliklerle düzenlenmiştir. Hükümlü veya tutuklu kişiler, avukatları ile vekaletname olmaksızın da görüştürülürler. Vekaletname ibraz eden avukatlar, çalışma gün ve saatlerinde müvekkili ile her zaman görüşebilir.
Avukat ile yapılan görüşmelerin gizliliği esastır ve bu görüşmeler kayıt altına alınamaz veya dinlenemez. Ancak, olağanüstü hallerde getirilen sınırlamalar olabilir. Bu nedenle, özel durumunuz ve somut olay yönünden konunun açıklığa kavuşturulması için avukatınıza danışmanız tavsiye olunur.
1 Comment
Ben şuanda Sivas açık kadın ceza evinde mahkumum benim hesabım kullanilmos kişiyi hiç tanimam rağmen 5.6 kere ifadeye gittim hallede imzan var diye cagitoyorlar sonra tutuklusun diyorlar lütfen bana yardım edin lütfen benim bı suçum yok 2ay kapalida yatırdılar dimdide bir sene daha yatar cokariyorlar lütfen yardim edin ne olur