Başlıklar
ToggleT.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21199
KARAR NO : 2015/23118
Mahkemesi : Bursa 9. İş Mahkemesi
Tarihi : 30/10/2014
Numarası : 2013/575-2014/501
Davacı : ……………………. San. ve Tic. A.Ş. vekili Avukat Hüseyin Demirbaş
Davalılar : 1-……………..vekili………..Av. ………..
2-……………
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay`ca incelenmesi davacı vekilince istenilmekle temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin sıfır ve ikinci el araç alım satımı ile uğraştığını, davalılardan ……….`ün davacı şirkette satış temsilcisi olarak ve diğer davalı …………..`ın ………satış ve pazarlama müdürü olarak çalıştığını,bu kişilerin çalıştıkları dönemde ………..`ya yaptıkları araç satış işlemi sırasında kusurlu davranışları ile müvekkili şirketin maddi zarara uğramasına sebebiyet verdiklerini, Bursa 4. İş Mahkemesi`nin 2009/1210 Esas sayılı dava dosyasında alınan bilirkişi raporlarında davalıların kusurlu olduklarının sabit olduğunu, Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi`nin 2009/231 Esas sayılı dosyası ile de davalıların kusurunun sabit olduğunu belirterek6.818.00 TL tazminatın zarar tarihi olan 20/08/2008 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan ayrı ayrı tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan ………………vekili, davaya konu satış işleminin tarafı …………….`nın trafik tescil kayıtlarını bizzat yapacağını bildirmesi üzerine bu konuda onay ve yetkisi olmayan satış temsilcisi müvekkilinin konuyu satış müdürü olan diğer davalı …………..`a ve satış destek sorumlusuna aktardığını,alıcının bu istemine diğer davalı ………….`ın onay verdiğini, bundan dolayı müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu olmadığını,müvekkilinin dahil olmadığı bir dava da alınan kusur raporunu kabul etmediklerini, işe yeni başlayan imza sorumluluğu olmayan müvekkilinin 2. dereceden müştereken firmayı temsil ve imzaya yetkili ………….ile ve satış müdürü …………..ile aynı oranda sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, zarar ile müvekkilinin davranışı arasında illiyet bağı bulunmadığını, haksız fiilden doğan tazminat taleplerinin 2 ve 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu ve 2 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı …………… savunma yapmamıştır.
Mahkemece, Bursa 4. İş Mahkemesince alınan bilirkişi raporu yeterli kabul edilerek davalı ….. hakkındaki davanın kabulüne; diğer davalı ………..vekilinin zaman aşımı savunması nedeni ile davacı şirketin 20/08/2008 tarihinde kredi kuruluşuna ödeme yaptığı, Bursa 4. İş Mahkemesi`nin 2009/1210 Esas Sayılı dosyasında bilirkişi raporları alındıktan sonra davacı şirket vekilinin 28/06/2012 tarihinde ıslah yaptığı, bu durumda zarar ve sorumlusu en geç 28/06/2012 tarihinde öğrendiği, bir yıllık süreden sonra 07/10/2013 tarihinde dava açıldığı gerekçesiyle davalı ………….. hakkındaki davanın zamanaşımı reddine karar verilmiştir.
İşverenin işçisine karşı açtığı davada zamanaşımı süresinin dolup olmadığı konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmaktadır.
Öncelikle belirtilmelidir ki, dava tarihinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlükte ise de, davacı şirketin dava dışı kredi veren kuruluşa ödeme yaptığı 20.08.2008 tarihinden itibaren zamanaşımı süresi işlemeye başladığından 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu`nun Yürürlüğüne İlişkin Kanun`un, “ (1) Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanaşımı süreleri, eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam eder. Ancak, bu sürelerin henüz dolmamış kısmı, Türk Borçlar Kanununda öngörülen süreden uzun ise, yürürlüğünden başlayarak Türk Borçlar Kanununda öngörülen sürenin geçmesiyle, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi dolmuş olur.“ şeklindeki 5.maddesi uyarınca 6098 sayılı Yasanın 72.maddesi hükmü ile birlikte değerlendirildiğinde olayda 818 sayılı Borçlar Kanunu`nun zaman aşımına ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekir.
Somut olayda, davacı şirket kendi işçisi olarak çalışan davalının özen yükümünü ihlal ettiğini, kusurunun bulunduğunu iddia ederek zararın tazmini talebinde bulunmuştur. Başka bir anlatımla taraflar arasındaki ilişki hizmet akdine dayanmaktadır. Çalışanının görevini yaparken işverene verdiği zararın tazmini davası haksız fiile değil akde aykırılık sebebine dayandığından 818 sayılı Borçlar Kanunu`nun 125. maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresine tâbidir. Mahkemece bu husus dikkate alınmadan, 818 sayılı Borçlar Kanunu`nun 60. madde uyarınca davanın 1 yıllık zamanaşımı süresinin doldurduğundan söz edilerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Mahkemece dosya içindeki deliller, tarafların iddia ve savunmaları bir değerlendirmeye tabi tutularak talep hakkında bir karar verilmelidir.
O halde davacı vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenden BOZULMASINA, yatırılan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24/11/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye