Başlıklar
Toggleİnternet bankacılığı üzerinden artan dolandırıcılık vakaları, bankacılık sistemine duyulan güveni zedeleyen önemli bir sorundur. Özellikle son yıllarda mudi (hesap sahibi) bilgileri kullanılarak banka hesaplarından para çekilmesi veya başka hesaplara aktarılması, hem ceza hukuku hem de özel hukuk bağlamında değerlendirilmesi gereken karmaşık hukuki sonuçlar doğurmaktadır.
İnternet bankacılığı yoluyla mudi bilgileri ele geçirilerek yapılan para transferleri, teknik olarak siber dolandırıcılık (bilişim yoluyla nitelikli dolandırıcılık) kapsamında değerlendirilir. Türk Ceza Kanunu’nun 158. maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunun bir örneğini oluşturur.
Bununla birlikte, zarar gören mudi açısından mesele daha çok banka ile arasındaki sözleşmesel ilişkinin ihlali, hizmet kusuru ve güvenlik yükümlülüğünün ihlali yönüyle değerlendirilir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) kapsamında bankalar, müşterilerine karşı güvenli hizmet sunma yükümlülüğü altındadır. Özellikle internet bankacılığı hizmetleri verirken gerekli bilişim güvenliği önlemlerini almak ve müşteri bilgilerinin korunmasını sağlamak, bankanın asli yükümlülüğüdür.
Bankalar;
sözleşmeye aykırılıktan ve haksız fiilden doğan zararlardan sorumlu olur.
Mudi, parasının izinsiz şekilde başka hesaba aktarılması hâlinde aşağıdaki yollarla hakkını arayabilir:
Banka aleyhine, TBK m.112 ve devamı hükümlerine dayanarak tazminat davası açılabilir. Bu durumda banka, kusursuzluğunu ispatlamak zorundadır.
Hesaptan rızası dışında çekilen paranın iadesi için banka aleyhine istirdat (geri alma) davası açılabilir.
Dolandırıcının kimliği belirlenmişse veya süreç ceza soruşturmasına taşınmışsa, mudi bu sürece katılan sıfatıyla müdahil olabilir ve manevi tazminat talep edebilir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2013/8972 E. 2015/9972 K. sayılı kararında:
“Banka, müşterisinin internet bankacılığı işlemlerinde gerekli güvenlik önlemlerini almakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğe aykırılık, sözleşmeye aykırılık olup, banka kusursuzluğunu ispat etmedikçe sorumludur.”
Yargıtay HGK, 2017/11-1764 E., 2019/932 K. sayılı karar:
“İnternet bankacılığı kullanımı sırasında üçüncü kişilerce yapılan işlemlerden doğan zararın tazmini sorumluluğu, banka ile müşteri arasında kurulan sözleşmenin niteliğine göre belirlenir. Bankanın gerekli özeni göstermediği tespit edilirse tazmin yükümlülüğü doğar.”
Akademik çevrelerde de bankaların yüksek teknolojik güvenlik yükümlülüğü taşıdığı vurgulanmakta; özellikle kişisel verilerin korunması, çift aşamalı doğrulama, anlık işlem kısıtlama ve bilgilendirme yükümlülüğü gibi konular üzerinde durulmaktadır. Doç. Dr. Veysel Başpınar’a göre:
“Mudi bilgilerini çalan failin kusuru, bankayı sorumluluktan kurtarmaz; çünkü banka bu tür riskleri öngörüp önlemler almakla yükümlüdür.”
🔚 Sonuç
Banka hesabından internet dolandırıcılığı ile para çekilmesi durumunda, bankanın güvenlik yükümlülüğü çerçevesinde zararın tazmini için dava açılması mümkündür. Yargıtay kararları ve doktrin görüşleri, bu gibi durumlarda genellikle bankanın sorumlu tutulduğu yönündedir.
Bu tür bir olayla karşılaşmanız hâlinde gecikmeden hukuki yardım almanız, hak kaybı yaşamamanız açısından büyük önem taşır.
Bu yazıda, internet dolandırıcılığı nedeniyle banka ve gsm operatörüne karşı açılan bir davada Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16.04.2013 tarihli, 2011/5607 E. ve 2013/7417 K. sayılı kararının incelemesi ile internet bankacılığı yoluyla yapılan usulsüz işlemler, bankanın sorumluluğu, GSM operatörünün durumu ve müşteri hakları bağlamında bir hukuki analiz bulacaksınız
Mudi (hesap sahibi) adına kayıtlı bir banka hesabından, internet bankacılığı kullanılarak bilgisi ve rızası dışında para çekilmiştir. Söz konusu işlem sırasında, üçüncü kişiler tarafından GSM operatörü nezdinde sahte kimlik belgesiyle SIM kart değişikliği yapılmış ve bu yolla tek kullanımlık şifreler ele geçirilmiştir. Mudi, hem bankaya hem GSM operatörüne karşı 178.050,00 TL zararın tazmini istemiyle dava açmıştır.
Mahkeme;
Ancak, temerrüt oluşmadığı gerekçesiyle, zararın olay tarihinden değil dava tarihinden itibaren faiziyle tahsiline hükmetmiştir.
Yargıtay, bankanın mevduatı saklama yükümlülüğü kapsamında, müşteri zararından doğrudan sorumlu olduğuna hükmetmiştir. Şöyle ki:
“Usulsüz işlemle çekilen para teknik olarak bankanın zararını oluşturur. Mevduat sahibi, paranın aynen iadesini bankadan talep etme hakkına sahiptir.”
Bankanın güvenlik sistemleri, sim kart değişikliğiyle hesaplara erişimi önleyecek seviyede olmadığından dolayı asli kusurlu sayılmıştır.
Yargıtay’a göre, banka dışındaki GSM operatörü (Turkcell A.Ş.) ile mudi arasında sözleşmesel bir ilişki bulunmadığından, doğrudan mudi tarafından açılan dava husumet nedeniyle reddedilmelidir.
“Davalı GSM şirketinin kusuru varsa, bu iddiayı ancak bankanın ileri sürerek rücu etmesi gerekir.”
Yargıtay, davacının zararının haksız fiilden kaynaklandığını ve mevduatın vadesiz hesap niteliğinde olduğunu belirterek, faizin olay tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğine karar vermiştir.
Bu karar;
Kararda ayrıca, “bankacılık ilişkisinin kendine özgü (sui generis) bir sözleşme ilişkisi” olduğu ve müşteri lehine yorumlanması gerektiği de açıkça vurgulanmaktadır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin bu kararı, siber dolandırıcılık ve bankacılık hukukunun kesişiminde önemli bir içtihat oluşturmaktadır. Özellikle internet bankacılığı güvenliğine dair somut yükümlülüklerin altı çizilmiş, müşteri zararlarının öncelikli muhatabının banka olduğu açıkça ifade edilmiştir.
GSM operatörlerine yönelik taleplerin ise ancak banka tarafından rücu yoluyla ileri sürülebileceği belirtilerek, doğrudan dava hakkı sınırlanmıştır.
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/5607
KARAR NO : 2013/7417
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2010
NUMARASI : 2009/58-2010/704
DAVACI :………………….
VEKİLİ : AV. HÜSEYİN DEMİRBAŞ
DAVALI LAR : …………………..BANKASI A.Ş .
VEKİLİ : ……………………
2-…………………….. A.Ş .
VEKİLİ : …………………….
İHBAR
OLUNANLAR : 1- …………………..LTD. ŞTİ.
2- …………………
3- …………………
4-………………….
Taraflar arasında görülen davada Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13.12.2010 tarih ve 2009/58-2010/704 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 16.04.2013 günü hazır bulunan davacı vekili Av. Hüseyin Demirbaş ile davalılardan …………….A.Ş . vekili Av. …………..dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi Muktedir Lale tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı Bankanın Bursa Özel Bankacılık Merkezinde hesabı bulunan müvekkilinin parasının internet bankacılığı kullanılarak çekildiğini, olayda gerekli önlemlerini almayan davalı banka ile sahte sürücü belgesine dayalı olarak davacının kullandığı telefonda kolayca ‘sim’ kart değişikliği yapan diğer davalının sorumlu olduklarını ileri sürerek, şimdilik 178.050,00 TL`nin olay tarihi olan 31/01/2008 ve 01/02/2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Banka vekili, dava konusu olayda müvekkiline yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, gerçekleşen sim kartı değişikliğinin usulüne uygun yapıldığını savunarak, davanın yetki, husumet ve esas yönünden reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna gör, davacının kasıtlı olarak internet şifresini ve dinamik akıllı onay şifresini üçüncü kişiye verdiğinin ve asıl fail ile birlikte hareket ettiğinin iddia edilip kanıtlanamadığı, internet bankacılığı yolu ile yapılan işlemlerde gerekli önlemleri almayan bankanın kural olarak özen yükümlüğünü ihlal etmekle asli kusurlu olduğu, davacının zararının oluşmasında davalı ……….. A.Ş`nin de ‘sim’ kart değişikliği nedeniyle kusurlu bulunduğu, dava konusu olayda davacının kusurlu olduğunun ise kanıtlanamadığı, davalıların dava açılmadan önce BK`nun 101. maddesinde öngörülen şekilde temerrüde düşürülmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalılardan Banka vekilinin tüm, davalı …………A.Ş. vekilinin ise yetki ve işbölümüne ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, davalı Banka nezdinde açılmış olan davacıya ait hesaptaki paranın davacının bilgisi ve izni dışında internet bankacılığı yolu ile yapılan işlem sonucu çekilmesi suretiyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkin olup,Bankalar, kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür (4491 sayılı Yasa ile değişik 4389 sayılı Bankalar Kanunu`nun 10/4 ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61. maddesi). Bu tanımlamaya göre mevduat, ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir. Borçlar Kanunu’nun 306 ve 307 nci maddeleri uyarınca ödünç alan akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. Aynı Yasa’nın 472/1. maddesi uyarınca usulsüz tevdide paranın nef’i ve haşan mutlak şekilde saklayana geçtiği için ayrıca açıklamaya gerek kalmadan saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir.
Somut olaya gelindiğinde, usulsüz işlemin gerçekleşmesinde davalı Turkcell A.Ş’nin sim kart değişikliğinde gerekli kontrolleri yapmayarak onay şifresinin 3. kişilerin eline geçmesinden dolayı sorumlu tutulmak suretiyle kusurlu olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ancak, davacı ile bu davalı arasında internet bankacılığı ile ilgili bir sözleşme olmadığı gibi, dava konusu iddia edilen zarar, aslında diğer davalı Banka`nın zararıdır. Davacının alacağı, davalı Banka açısından aynen devam etmektedir. Davacı talebini, akidi davalı bankaya yöneltmelidir. Şayet usulsüz işlemde davalı Turkcell A.Ş’nin bir kusuru mevcut ise, bu hususu ileri sürme hakkı, mevduatı saklamakla yükümlü, bu davalının eylemi ile zarar gördüğünü ileri süren davalı Banka`ya aittir. Bu durum karşısında, davacının açtığı davada davalı Turkcell A.Ş’ne husumet düşmeyeceği dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın davalı ……… A.Ş. yararına bozulması gerekmiştir.
3- Davacı vekilinin temyizine gelince; davacı tarafça dava konusu edilen miktarın olay tarihinden itibaren temerrüt faizi ile tahsili talep edilmiş olmasına, esasen davanın özünün haksız eylemden kaynaklanmasına ve davacının hesabınında vadesiz mevduat hesabı olmasına nazaran mahkemece, istem gibi olay tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmek gerekirken isabetli bulunmayan yazılı gerekçe ile dava tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi doğru olmamış, hükmün davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
4- Bozma neden ve şekline göre davalı ……… A.Ş. Vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılardan Banka vekilinin tüm, davalı ………. A.Ş. ise yetki ve işbölümüne yönelik temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ………A.Ş’nin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan bu davalı yararına, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA,(4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ……….. A.Ş. vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 990,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ……………….. A.Ş`ye verilmesine, takdir olunan 990,00 TL duruşma vekalet ücretinin ……………………..Bankası A.Ş`den alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 9.518,55 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı bankadan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı ………….Hizmetleri A.Ş `ye iadesine, 16.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye