
Başlıklar
ToggleCeza muhakemesi sürecinde tutuklamaya alternatif olarak uygulanan adli kontrol tedbiri, kişi özgürlüğüne doğrudan etki eden bir koruma tedbiridir. Ancak bu tedbirin süresiz veya ölçüsüz şekilde uygulanması, bireyin temel hak ve özgürlüklerini ihlal edebilir. Bu yazıda adli kontrol kararının nasıl kaldırılabileceğini, hangi yasal dayanaklara başvurulabileceğini ve örnek dilekçeyi bulabilirsiniz.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 109 ve devamı maddelerinde düzenlenen adli kontrol, tutuklamaya alternatif olarak uygulanan bir koruma tedbiridir. Mahkeme, tutuklamaya gerek görmediği hallerde şüpheli hakkında belli yükümlülükler getiren adli kontrol kararları verebilir. Bu tedbirlerin en yaygını kolluğa imza verme yükümlülüğüdür.
En sık karşılaşılan adli kontrol tedbirleri şunlardır:
Evet. CMK m.110/4’e göre, adli kontrol kararları dört ayda bir gözden geçirilmelidir. Şüpheli veya avukatı tarafından her zaman adli kontrolün kaldırılması veya hafifletilmesi talep edilebilir.
Ancak uygulamada bu sürenin aşıldığı, dosyanın hareketsiz kaldığı veya güncel durumun değerlendirilemediği hallerde tedbirin hukuka aykırı hale geldiği ileri sürülebilir.
Yargıtay kararlarında da adli kontrolün süresiz uygulanamayacağı, delillerin toplanmasından sonra tedbirin devamının ancak somut risklerle gerekçelendirilebileceği vurgulanmaktadır. Makul sürenin aşılması durumunda kişinin hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiği kabul edilmektedir.
Adli kontrol kararının kaldırılması için şu gerekçeler ileri sürülebilir:
✅ Tedbirin ölçüsüz olması
Örneğin, haftanın 5 günü kolluk birimine imza vermek zorunda olan bir kamu görevlisinin bu tedbirden iş ve aile hayatı olumsuz etkilenebilir.
✅ Kuvvetli suç şüphesi bulunmaması
Delillerin şüpheli lehine olması, müşteki beyanlarının çelişkili olması, adli raporların iddiaları desteklememesi gibi durumlarda adli kontrol gereksiz hale gelir.
Kaçma veya delil karartma riski olmaması
Şüphelinin düzenli bir işi, ikametgahı, ailesi varsa ve bugüne kadar soruşturmayı olumsuz etkileyecek bir davranışta bulunmamışsa tedbirin sürmesi orantısız olacaktır.
✅Azami Sürelerin Dolmuş Olması (CMK m.109/3 ve m.110/4)
Ceza Muhakemesi Kanunu, adli kontrol tedbirinin süresiz şekilde uygulanmasına izin vermez. Aksine, bu tedbirin makul bir süreyle sınırlı olması ve periyodik olarak gözden geçirilmesi zorunludur. Kanunda açıkça belirtilen bu sürelerin dolması, adli kontrolün kaldırılması için başlı başına hukuki bir gerekçedir.
Bu azami süreler dolmuşsa, tedbirin hukuka aykırı ve ölçüsüz hale geldiği gerekçesiyle kaldırılması gerekir.
Aşağıda, uygulamada en çok karşılaşılan “haftanın 5 günü karakola imza verme” tedbirine karşı hazırlanan dilekçe örneği yer almaktadır:
Adli Kontrol Dilekçesi Örneği (PDF/Word)
(Tıklayarak örnek metne ulaşabilirsiniz. Uyarlama için lütfen bir ceza avukatına danışınız.)

DOSYA NO : 2024/… Soruşturma
ADLİ KONTROLÜN
KALDIRILMASINI
TALEP EDEN (ŞÜPHELİ) : ….
Sarıyer, İstanbul
MÜDAFİİ : Av. Hüseyin DEMİRBAŞ – Av. Meral DEMİRBAŞ
Av. Kadir Kağan DEMİRBAŞ (Adres başlıktadır)
Şüpheli hakkında uygulanmakta olan, “haftanın 5 günü (pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma) ikametine en yakın kolluk birimine düzenli olarak başvurmak” şeklindeki adli kontrol tedbirinin gözden geçirilmesi ve kaldırılması talebidir.
CMK m.110/4 hükmü uyarınca, adli kontrol kararının gerekliliği soruşturma aşamasında dört ayda bir Cumhuriyet savcısının talebiyle sulh ceza hâkimi tarafından değerlendirilmelidir. Bu maddeye dayanarak adli kontrol kararının kaldırılması veya hafifletilmesi talep edilebilir. Bu dilekçe, CMK 110 ve 109. maddeler çerçevesinde hazırlanmıştır.
Yukarıda soruşturma numarası yazılı dosya kapsamında müvekkilin, “haftanın 5 günü (pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma) ikametine en yakın kolluk birimine düzenli olarak başvurmak” suretiyle adli kontrol altına alınmasına karar verilmiştir. İşbu kararın tekrar gözden geçirilmesini ve kaldırılmasını talep ediyoruz.
Müvekkil kamu görevlisidir. Haftanın tüm iş günlerine yayılmış olan adli kontrol tedbiri iş ve özel yaşamını olumsuz etkilemektedir.
… bakanlığında kamu görevlisi olarak çalışan müvekkil zaten haftanın her iş günü kamuya ait bir iş yerinde hazır bulunmaktadır. Ayrıca başka bir kamu kolluk birimine her gün müracaatı faydasız ve ölçüsüzdür.
Adli kontrol kararının bu şekilde uygulanmaya devam olunması müvekkilin ve çocuklarının yaşamını zorlaştırmakta, ailesiyle geçirdiği zamanı azaltmakta, seyahat özgürlüğünü kısıtlamaktadır. Müvekkil bu tedbir nedeniyle, örneğin okulların ara tatilde olduğu şu dönemde, ailesiyle birlikte günü birlik seyahat planlamaları dahi yapamamaktadır. Şehir dışındaki akrabalarını, aile büyüklerini ziyaret etmesi, yine şehir dışındaki bir akraba düğününe veya cenazesine katılması dahi olanaksızdır. Hayatı iş yeri, evi ve en yakın kolluk birimi arasında sıkışıp kalmıştır. Bu durum sadece müvekkile değil ailesine ve çevresine de zarar vermektedir.
Adli kontrol tedbiri bu haliyle çok ağır ve ölçüsüzdür. Bu tedbirden sadece müvekkil değil, ailesi de etkilenmektedir. Haftada yada 15 günde bir uygulanacak olan aynı mahiyetteki adli kontrol tedbiri de aynı etkiyi sağlayacaktır.
a) Soruşturma kapsamında şu ana kadar toplanan deliller müvekkilin lehinedir.
Adli raporlar, görgü tanıklarının beyanları, hatta müşteki tarafın çelişkili beyanları dahil tüm deliller müvekkilin lehinedir.
Soruşturma dosyasına gelen adli tıp raporları müvekkilin suçsuzluğunu kanıtlamaktadır.
Mağdura ait adli tıp raporları, iddiaların doğruluğunu ciddi şekilde şüpheye düşürmekte ve müvekkilin masumiyetini desteklemektedir. Adli tıp raporu, müvekkilin suçlamalarla ilişkisinin olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.
Mağdurun, olay hakkında verdiği ifadeler arasında ciddi çelişkiler bulunmaktadır.
İlk ifadesinde müvekkile suçlamada bulunulmamış, daha sonra ise suçlamalar yöneltilmiştir. Bu ifadeler arasındaki çelişkiler, iddiaların güvenilirliğini ve doğruluğunu ciddi şekilde zedelemektedir. Mağdurun ifadelerindeki tutarsızlık, suçlamaların dayanağının olmadığını göstermektedir.
b) Mağdur daha önce bir istismar yaşamış ve adli görüşmeci önceki olayın etkisinde kalmış olabileceğini belirtmiştir.
Önceki travmatik deneyim, mağdurun yanlış beyanda bulunmasına yol açmış olabilir. Mağdurun önceki travmasının, mevcut iddiaların doğruluğunu ciddi şekilde şüpheye düşürdüğünü göz önünde bulundurmak gerekmektedir.
Bu noktada mağdur lehinde ve aleyhinde açılmış tüm dosyaların celbini talep ederiz. Zira mağdur, başkaları hakkında da bu şekilde asılsız ithamlarda bulunduğu iddia edilmektedir.
Öncelikle, dosya delil durumu da gözetilerek adli kontrol tedbirinin tamamen kaldırılmasını aksi halde iki haftada veya ayda bir uygulanmasını talep ediyoruz.
Zira müvekkilin kaçmak gibi bir düşüncesi bulunmamaktadır. Kaçması olanaksızdır. … Bakanlığında memur olarak çalışmaktadır. Eşi ev hanımıdır. Çalışmaması halinde ailesinin geçimini sağlayacak başka kimse yoktur.
Her şeyden önemlisi de müvekkil, gerçeğin ortaya çıkmasını ve bu asılsız iddiaların bir iftira olduğunun kamu nezdinde açıklığa kavuşmasını istemektedir.
Deliller zaten toplanmıştır. Müvekkil soruşturmanın başladığı tarihten bugüne kadar soruşturmayı olumsuz etkileyecek hiçbir davranışta bulunmamıştır. Bu durum müvekkilin kaçma amacının olmadığını göstermektedir.
Sonuç olarak, mevcut durumda, deliller toplanmıştır, müvekkilin delilleri karartması riski bulunmamaktadır. Adli kontrol tedbiri ağır ve ölçüsüzüdür.
Tüm deliller toplandıktan sonra ve kişinin kaçma riskinin de bulunmadığı hallerde adli koruma tedbirleri içerisindeki en ağır tedbirlerden birinin uygulanması tedbir uygulanan kişinin ceza yargılaması başlamadan ve henüz hüküm verilmeden önce kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmesine neden olmaktadır.
Tüm bu açıklamalar neticesinde müvekkil hakkında uygulanan adli kontrol tedbirinin kaldırılması, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkile sonuçları bakımından daha hafif adli kontrol tedbirine karar verilmesi hukuka ve hakkaniyete uygun olacaktır.
Yukarıda açıklanan ve re ‘sen gözetilecek nedenlerle; şüpheli hakkında uygulanmakta olan, “haftanın 5 günü (pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma) ikametine en yakın kolluk birimine düzenli olarak başvurmak” şeklindeki adli kontrol tedbirinin kaldırılmasını, aksi halde ayda veya 15 günde bir uygulanmak suretiyle hafifletilmesine karar verilmesini vekaleten talep ederiz.
Saygılarımızla. 18.01.2024
ŞÜPHELİ VEKİLİ
Av. Kadir Kağan DEMİRBAŞ

Adli kontrol kaldırma talepleri genellikle 1-2 hafta içinde sulh ceza hâkimliği tarafından karara bağlanır. Ancak soruşturma savcısının görüşünün alınması gerektiğinden bu süre dosya yoğunluğuna göre değişebilir.
Adli kontrol kararı ne zaman kaldırılır?
Soruşturma safhasında savcının talebiyle sulh ceza hâkimi tarafından en geç dört ayda bir gözden geçirilir. Şüpheli veya müdafii de her zaman kaldırılmasını talep edebilir.
Her adli kontrol kararı aynı mıdır?
Hayır. İmza yükümlülüğü, yurtdışına çıkış yasağı, belirli yerlere gitmeme, elektronik kelepçe gibi farklı türleri vardır.
Adli kontrol süresiz midir?
Hayır. Tedbir, deliller toplandıktan ve kaçma/karartma şüphesi ortadan kalktıktan sonra kaldırılmalıdır.
Adli kontrolün kaldırılması talebi ne kadar sürede sonuçlanır?
Adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına ilişkin talepler genellikle birkaç gün içinde sulh ceza hâkimi tarafından değerlendirilir. Ancak dosyanın yoğunluğuna ve savcılık görüşünün beklenmesine göre bu süre değişebilir.
Adli kontrol kararının kaldırılması için kim başvurabilir?
Şüpheli kendisi başvurabileceği gibi, vekâletname ile yetkilendirdiği bir ceza avukatı aracılığıyla da adli kontrol kararının kaldırılmasını talep edebilir.
Adli kontrol kaldırıldıktan sonra tekrar verilebilir mi?
Evet. Şüphelinin yeni bir risk oluşturması veya yükümlülükleri ihlal etmesi halinde tekrar adli kontrol uygulanabilir.
