Başlıklar
ToggleAdli kontrol itiraz veya daha doğru ifadesiyle adli kontrol tedbiri kararına itiraz, tutuklamada olduğu gibi, itiraz kanun yolu hükümlerine göre (CMK m. 267 v.d.) yapılır. İtiraz Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenmiş bir olağan kanun yoludur ve yargılama sürecindeki hak ihlallerini ve hukuka aykırılıkları gidermeyi amaçlar. Aşağıda bu süreç detaylı olarak ve uygulamaya dönük bir dille anlatılacaktır.
Şüpheli veya sanık her zaman adli kontrol kararının kaldırılmasını kararını veren merciden talep edebilir. Talep üzerine, sulh ceza hakimliği veya mahkeme Cumhuriyet savcısının görüşünü de alarak beş gün içinde talep hakkında bir karar verir. Bu karar, adli kontrol tedbirinin tamamen kaldırılması şeklinde olabileceği gibi, adli kontrol yükümlülüklerinin kısmen kaldırılması, değiştirilmesi veya şüpheli/sanığın bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutulması şeklinde de olabilir. Bu karara karşı da itiraz kanun yoluna başvurmak mümkündür.
Adli kontrol kararına ilgililerce itiraz edilmese bile, tedbirin devamının gerekip gerekmediği konusu, en geç dört aylık aralıklarla, soruşturma evresinde cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından re ’sen gözden geçirilerek; tedbirin devamına, kaldırılmasına veya değiştirilmesine karar verilir (CMK m.110/4).
Adli kontrol kararına itiraz, kararı veren mercie sunulacak bir dilekçe veya zabıt katibi tarafından tutanağa geçirilecek bir beyanla yapılır. Uygulamada tamamen dilekçe usulü kullanılmaktadır. Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir (CMK m. 268/2
Sulh ceza hâkimliğince verilen adli kontrol kararlarına karşı yapılan itirazların incelenmesi görevi, yargı çevresinde bulunduğu asliye ceza mahkemesi hâkimine aittir. İtirazı incelemeye yetkili mercilerin farklı olduğu hâllerde, itirazların gecikmeksizin incelenmesi amacıyla, kararına itiraz edilen sulh ceza hâkimliği tarafından gerekli tedbirler alınır. Sulh ceza hâkimliği işleri, asliye ceza hâkimi tarafından görülüyorsa itirazı inceleme yetkisi ağır ceza mahkemesi başkanına aittir.
Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen tutuklama kararlara yapılacak itirazların incelenmesi görevi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine aittir.
Ağır ceza mahkemesi ile başkanı tarafından verilen adli kontrol kararları hakkındaki itirazların incelenmesi görevi o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için birinci daireye, o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir.
Bölge Adliye Mahkemesi ceza dairleri ile Yargıtay ceza Dairelerinin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazlarda; üyenin kararını görevli olduğu dairenin başkanı, daire başkanı ile ceza dairesinin kararını numara itibarıyla izleyen ceza dairesi; son numaralı daire söz konusu ise birinci ceza dairesi inceler.
Adli kontrol tedbirine itiraz süresi, kararın ilgililerince öğrenilmesinden itibaren iki haftadır. İlgililer tabiri kapsamına girenler; şüpheli veya sanık, şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi, vasisi, velisi, eşi ve avukatıdır.
Yukarıda belirtildiği üzere adli kontrol kararı veren mahkeme itiraz üzerine, itiraz sebeplerini yerinde görürse kararını gözden geçirerek düzeltebilir. Yerinde görmezse dosyayı itirazı inceleyecek mercie gönderir.
İtiraz mercii dosya üzerinden inceleme yapar ve karar verir. Bu süreçte itiraz edenin ve avukatının beyanları ve itiraz sebepleri dikkate alınır.
İtirazı inceleyen mercii, adli kontrol tedbirini kaldırabilir, değiştirebilir veya itirazı reddedebilir.
Adli kontrol kararına itiraz üzerine verilen karar kesindir.
Adli kontrol tedbirlerine itiraz, Türk Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) çerçevesinde düzenlenen bir itiraz kanun yolu sürecidir ve adli kontrol kararına itiraz ile aynı anlama gelmektedir. Bu yazıda adli kontrol tedbirlerine nasıl itiraz edileceği, itiraz usulü ve itiraz sürecinde önem arz eden hususlar detaylı bir şekilde açıklanmaktadır.
İtiraz dilekçesi, kararın hangi nedenlerle hukuka aykırı olduğuna dair gerekçeleri içermelidir. Dilekçede, kararın hangi maddi ve hukuki nedenlerle hatalı olduğu ayrıntılı olarak açıklanmalıdır.
İtiraza ilişkin yeni deliller veya belgeler varsa, bunlar dilekçeye eklenmesi faydalı olacaktır.
İtiraz, ilgili kanun maddelerine ve yargı içtihatlarına dayandırılmalıdır.
Bu süreçte bir avukattan yardım almak, itirazın hukuki gerekçelerle daha güçlü bir şekilde sunulmasını sağlar.
Adli kontrol tedbirlerine itiraz, kişinin özgürlüğünü koruma ve yargılamanın adil bir şekilde yürütülmesini sağlama açısından önemli bir haktır. İtiraz sürecinde hukuki gerekçelerin doğru bir şekilde sunulması ve gerekli delillerin sağlanması büyük önem taşır. Bu süreçte profesyonel hukuki destek almak, itirazın etkinliğini artıracaktır.
Aşağıda bir adli kontrol itiraz dilekçesi örneği yer almaktadır.
BURSA 3. SULH CEZA CEZA HAKİMLİĞİ’ NE
DOSYA N0 : 2023/… Sorgu
KONU : Adli kontrol kararına itiraz.
AÇIKLAMALAR :
1) Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının …. Soruşturma numaralı dosyasında, Bursa 3. Sulh Hakimliği tarafından 21/06/2023 tarih ve 2023/ sorgu sayılı kararla haftada bir gün kolluk birimine başvurma (imza atma) yükümlülüğü şeklinde adli kontrol kararı verilmiştir.
2) Söz konusu karar hukuka aykırı olduğundan itiraz yoluyla kaldırılarak, şüphelinin koşulsuz serbest bırakılması gerekmektedir.
Şüpheli gerek savcılıkta, gerekse kollukta verdiği ifadesinde samimi bir şekilde beyanda bulunmuş ve gerçekleri anlatmıştır. Şüpheli hakkında suç unsurlarının oluşmadığı, soruşturmaya konu suçun şüpheli tarafından işlenmediği açıktır.
a) Kanunumuza göre adli kontrol kararı verilebilmesi için öncelikle CMK 100. Maddesinde sayılan tutukluluk şartlarının gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Ancak dosyanın incelenmesiyle de anlaşılacağı üzere CMK 100’de sayılan tutuklama koşulları oluşmamıştır. CMK m.100’e göre tutuklama nedeni olarak kabul edilebilecek koşullar “Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların varlığı; şüpheli veya sanığın davranışları, delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma, hususlarında kuvvetli şüphe oluşturmasıdır.”
Şüphelinin kaçma şüphesi yoktur; sabit ikametgâh sahibidir. Taraf ve tanık beyanları tespit edilmiş deliller adli makamlara intikal ettirilmiş olduğundan şüphelinin delilleri karartması da olanaksızdır.
b) Adli kontrol kararı bir tedbir olarak verilmektedir. AİHS 5. Maddesi ve Anayasamızın 19. Maddesi gereğince güvence altına alınan Kişinin Özgürlük ve Güvenlik hakkı göz önünde bulundurulduğunda, koşulları oluşmadığı halde verilen söz konusu tedbir kararı amacından uzaklaşıp bir cezaya dönüşmüş olmaktadır.
3) Adli Kontrol Kararı Ölçüsüzdür.
a) Davacı 14 ayrı şirketin tek/hakim ortağı ve kanuni temsilcisidir. Bu şirketlerin iş ve işlemleri nedeniyle çok yoğun bir iş hayatı bulunmakta ve sıklıkla da seyahat etmesi gerekmektedir. Adli kontrol kararı belirli bir zamanda belirli bir yerde bulunmasını gerektirdiğinden ticari iş ve faaliyetlerinin de aksamasına yol açacaktır. Karar bu yönüyle ölçüsüzdür.
b) Müvekkile yöneltilen memura mukavemet suçunun kanuni unsurlarının ne şekilde gerçekleştiği şüphelidir. Olayda herhangi bir fiziki müdahale ve temasın gerçekleşmediği sabittir. Bu haliyle suçun yasal unsuru olan zor unsuru olayda gerçeklememiştir.
Ortada, şüpheli müvekkil hakkında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren hiçbir olgu mevcut değildir. Verilen adli kontrol kararı haksız ve de çok ağırdır; müvekkili ağır yükümlülükler altına sokmakta, itibarını zedelemektedir. Bu durum müvekkili, ailesini ve temsilcisi olduğu şirketleri ileride telafisi güç zarar tehlikesi altına sokmaktadır.
c) İsnat edilen suçun kanuni tanımında yazılı unsurların gerçekleşmemiş olmasının yanında Türk Ceza Kanunundaki temel yaptırımı altı ay hapis cezasıdır. Yargılamada suçun sabit olduğu kabul edilse bile tayin olabilecek cezanın türü ve miktarı ve HAGB ihtimali üşünüldüğünde tedbir ölçüsüzdür.
Açıklanan tüm bu sebeplerle şüpheli hakkında hürriyeti sınırlandıran bir tedbir olan imza atmak suretiyle adli kontrol tedbiri aşırı ve ölçüsüzdür. İtirazla kaldırılmasını talep ediyoruz.
SONUÇ VE TALEP :
Yukarıda açıklanan ve re’sen gözetilecek nedenlerle; itirazımızın kabulüyle, müvekkil hakkında tayin edilen adli kontrol tedbirinin KALDIRILMASINA karar verilmesini talep ederiz. Saygılarımızla. 26.12.2024
Şüpheli Vekili
Av. Hüseyin DEMİRBAŞ
1 Comment
Ben eşimden boşaniyom bu ayın 13 de anlaşmali boşaniyim ben hamile deyilim evlenmem için nabmam gerekiyo aylardır bir ilişkim yok