Başlıklar
Toggle
Ceza hukukunda deliller, maddi gerçeğe ulaşmak, suçun işlendiğini veya işlenmediğini kanıtlamak iddia edilen olguların ve olayın somut olarak ispat edilmesini sağlamak amacıyla kullanılır.
Ceza davasının her aşamasında delil ileri sürmek mümkündür. Sanık veya sanık avukatı savunmasını delillere dayandırmalıdır. Deliller, tanıkların ifadelerini, çeşitli belge ve kayıtları, uzman görüşlerini içerebilir.
Delilleri ileri sürme ve kanıtlama yükümlülüğü, iddia sahibine aittir. Ceza davasında bu genellikle savcıdır. Katılan ve sanık tarafı ile bunların avukatları da iddia ve savunmamalarını ispata yarayacak delilleri bildirirler.
İddianamede yer alan deliller, dava sürecinin başında ileri sürülür. İddianamede suç isnatları ve bu suçları destekleyen deliller yer alır.
Savunma tarafının delilleri, genellikle duruşma sırasında ileri sürülür. Tanıkların ifadeleri, belgeler, bilirkişi raporları, kamera görüntüleri gibi deliller bu aşamada tartışılır.
Mahkeme, nihai kararında delilleri kabul eder veya reddeder. Delillerin hukuka uygun, güvenilir ve somut olayla ilgili olması gerekir.
Kesinleşmiş bir hükümle sonuçlanmış bir dava için yargılamanın yenilenmesi talebi, yeni, hukuka aykırı veya hatalı delillerin ortaya çıkması durumunda ilgili tarafa tanınmış olan bir haktır.
Unutulmamalıdır ki delillerin doğrulanması ve hukuka uygunluğu şarttır.
Ceza yargılamasında delil, bir suç ile ilişkilendirilen somut olayın ispatlanması ve hâkimin kanaati için gerekli olan ispat vasıtasıdır.
Deliller, olayla ilgili, konu ile bağlantılı ve olayı temsil etmelidir. Olayı temsil eden delil akla, maddi gerçeğe ve hukuka uygun olmalıdır.
Hukuka aykırı olarak elde edilen deliller hükme esas alınamaz ve hâkimin vicdani kanaatini etkileyemez.
Ceza davalarında sıklıkla kullanılan delil türleri şunlardır.
Ceza davasında kullanılabilecek delil çeşitleri oldukça geniştir. İşte bazı temel delil türleri:
Fiziksel Kanıtlar: Suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, cihazlar veya suçun izlerini barındıran nesnelerdir. Örneğin, silah, uyuşturucu madde, parmak izi, DNA örnekleri gibi fiziksel kanıtlar.
Tanıklıklar: Görgü tanıkları, olayı gözlemleyen kişilerin ifadeleridir. Bu tanıklıklar, mahkemede sunularak suçun işlendiğini veya işlenmediğini kanıtlamak amacıyla kullanılır.
Belgeler: Mahkemeye sunulan yazılı belgelerdir. Bu belgeler, suçun işlendiğini veya işlenmediğini kanıtlamak için kullanılır. Örneğin, sözleşmeler, banka kayıtları, mektuplar gibi.
Bilirkişi Raporları: Uzman kişiler tarafından hazırlanan raporlardır. Örneğin, patoloji raporu, mali müşavir raporu, bilgisayar kriminal raporu gibi.
Video ve Ses Kayıtları: Güvenlik kameraları, telefon görüşmeleri, ses kayıtları gibi dijital deliller.
Sanık Açıklamaları: Sanığın ifadeleri de bir tür delildir. Ancak sanık, kendisini suçlamamak için doğruyu söylemek zorunda değildir.
Ceza hukukunda sanık ifadeleri, genel olarak delil olarak kabul edilir. Sanık, kimliği ile ilgili sorulara doğru yanıt vermekle yükümlüdür. Ancak olayla ilgili açıklamalarında gerçeği yansıtmaktan kaçınması doğal kabul edilir. Sanık ifadelerinin delil olarak değerlendirilmesi ve ne kadar ağırlığa sahip olduğu, bir dizi etkene bağlıdır ve dikkatle değerlendirilir. İşte bu konuda bazı önemli noktalar:
Özgür İradeyle Verilmiş Olması: Sanık ifadesinin delil olarak kabul edilebilmesi için, ifadenin sanığın özgür iradesiyle verilmiş olması önemlidir. İfade, tehdit, zorlama, işkence veya yasal olmayan yöntemlerle elde edilmişse, bu ifade yasak delil kapsamına girer ve delil olarak kabul edilmez.
Adil Bir Yargılama Sürecinde Elde Edilmiş Olması: Sanık ifadesinin adil bir yargılama süreci içinde elde edilmiş olması gerekir. Yani, sanığa yeterli savunma hakkı verilmiş olmalıdır ve ifade, savunma avukatıyla birlikte verilmişse, daha güvenilir kabul edilir. Avukat hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.
Tutarlılık ve İnanılırlık: Sanık ifadesinin tutarlı ve inandırıcı olması delil olarak kabul edilebilmesi için zorunludur. Çelişkili veya mantıksız ifadeler, ifadenin güvenilirliğini azaltabilir.
Diğer Delillerle Uyumlu Olması: Sanık ifadesinin, olayın diğer delilleriyle uyumlu olması güvenilirliğini artırır. Diğer delillerle çelişen veya tutarsız olan ifadeler, genellikle daha az öneme sahip kabul edilir.
Yazılı Olarak Alınmış Olması: Sanık ifadesinin yazılı olarak alınmış olması, delil olarak kabul edilmesinde güvenilirliği artırabilir. Bu, ifadenin doğru bir şekilde kaydedilmesini sağlar ve ileride ortaya çıkabilecek yorum hatlarını engeller.
Sonuç olarak, sanık ifadeleri genellikle delil olarak kabul edilir, ancak adil bir yargılama sürecinde elde edilmiş olmaları ve diğer delillerle uyumlu olmaları gerekir. Ayrıca, ifadelerin tutarlı ve inandırıcı olması da aranır.
Ceza yargılamasının amacı maddi gerçeği ortaya çıkarmak ve somut olay adaletini sağlamaktır. Ceza davasında hukuk davalarından farklı olarak delillerin belli bir sür içeresinde hasredilmesi zorunluluğu yoktur. Yine delillerin ibrazı için belli bir usulde yoktur. Hukuka uygun olması şartıyla her şey delil olabilir veya delil olarak kullanılabilir.
Ceza hukukunda deliller, suçlama yapılan kişinin suçlu olduğunu kanıtlamak veya savunma yapmak için kullanılır. Ceza yargılamasında, delillerin ileri sürülmesi ve tartışılması konusunda katı sınırlamalar yoktur.
Soruşturma aşamasında, deliller savcı veya yetkili makamlar tarafından toplanır.
Polis, savcı veya diğer soruşturma makamları, suçun işlendiğine dair delilleri toplarlar. Bu deliller, olay yerinde bulunan fiziksel kanıtlar, tanık ifadeleri, güvenlik kamerası görüntüleri, belgeler, vb. olabilir.
Soruşturma aşamasında savunma tarafı, sanık veya avukatı da özellikle lehe olan delilleri sunabilir veya bu türden delillerin toplanmasını talep edebilir. Bu talep, herhangi bir süreye ve usule tabi değildir. Ancak iddianame düzenlenmeden veya takipsizlik kararı verilmeden önce ilgili makama ulaştırılmalıdır.
Savcı, suçlamayı desteklemek veya reddetmek için toplanan delilleri değerlendirir ve suçlamaya dayanak oluşturacak delilleri belirler.
Mahkeme aşamasında, tarafların artık tüm delillerini ileri sürmesi beklenir.
Savcı, suçlamayı desteklemek için elde ettiği delilleri iddianame ile dosyaya zaten sunmuştur. Bu deliller, soruşturma aşamasında toplanan kanıtların yanı sıra tanık ifadeleri, uzman görüşleri, belgeler vb. olabilir.
Savunma avukatı, müvekkilinin masumiyetini veya suçunun hafifliğini kanıtlamak için uygun delilleri ileri sürer. Bu deliller, tanık ifadeleri, savunma belgeleri, uzman görüşleri, vb. olabilir.
Ceza avukatları tüm delilleri soruşturma veya yargılama sürecinde savunmalarını desteklemek için kullanırlar.
Delillerin ileri sürülmesi ve tartışılması süreci, adil bir yargılamamanın vazgeçilmez unsurudur. Denilebilir ki delillerin toplanması, sunulması, tartışılması ve değerlendirilmesi süreci tarafların haklarını koruyan en önemli yargılama aşamasıdır.
Hukuka aykırı delil, yasalar veya hukukun temel ilkeleriyle çelişen bir şekilde elde edilmiş olan delillerdir. Bu tür deliller, adil bir yargılama sürecine zarar verebilir ve hukukun üstünlüğü ilkesine aykırıdır.
Delillerin hukuka aykırı yöntemlerle elde edildiği durumda, bu deliller hükme esas teşkil edemez. Yasak usullerle elde edilen deliller, aleyhine olanlarca rıza gösterilse dahi delil olarak değerlendirilemez.
Hukuka aykırı delillerin kullanılması, adil yargılama ilkesini ihlal eder ve bu nedenle hukuk sistemlerinde çeşitli yasaklamalara tabidir. Hukuka aykırı delillere bazı örnekler aşağıda sayılmıştır.
İllegal Arama veya El Koyma Sonucu Elde Edilen Deliller: Yasal olmayan bir şekilde gerçekleştirilen arama veya el koyma sonucu elde edilen deliller, hukuka aykırı olarak kabul edilir. Örneğin, mahkeme kararı olmadan gerçekleştirilen bir arama sonucu elde edilen kanıtların kullanılması genellikle yasaklanır.
Zorlama veya İşkence Sonucu Elde Edilen Deliller: Bir kişinin ifadesinin zorlama, tehdit veya işkence gibi yasa dışı yöntemlerle elde edilmesi sonucu elde edilen deliller hukuka aykırıdır. Bu tür delillerin kullanılması, kişisel hakların ihlali anlamına gelir ve genellikle yasaklanır.
Mahremiyet İhlali Sonucu Elde Edilen Deliller: Bir kişinin mahremiyetinin ihlali sonucu elde edilen deliller, örneğin, gizli dinleme veya kamera kayıtları, hukuka aykırı olarak kabul edilebilir. Kişisel gizliliğin ihlali, hukuka aykırı delillerin kullanılmasını engelleyen bir faktördür.
Adil Yargılanma Hakkını İhlal Eden Deliller: Bir kişinin adil bir yargılanma hakkını ihlal eden deliller, hukuka aykırı olarak kabul edilebilir. Örneğin, savunma hakkının ihlali sonucu elde edilen deliller, adil bir yargılama sürecine zarar verebilir ve bu nedenle yasaklanabilir.
Hukuka aykırı delillerin kullanılması, adil yargılama sürecini tehlikeye atar ve hukukun üstünlüğü ilkesine aykırıdır. Bu nedenle, hukuk sistemleri genellikle bu tür delillerin kullanımını sınırlar ve yasaklar getirir. Bu kısıtlamalar, adaletin sağlanmasını ve hukukun üstünlüğünün korunmasını amaçlar.
Tekrar belirtmek gerekirse ceza yargılamasında delillerin hukuka uygun yöntemlerle toplanması gerekir. Bir delilin hukuka aykırı delil (yasak delil) niteliğinde olduğu savunması, yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir.
Hukuka aykırı delillerin değerlendirilmesi, hukuk sistemlerinin belirlediği kurallara ve standartlara göre adil bir yargılama sürecini sağlamak ve hukuka uygunluğu korumak amacıyla dikkatle bir şekilde yapılmalıdır.
Hukuka aykırı delillere uygulanan yaptırım, genellikle, bu delillerin davanın sonucunu etkilememesi ve bu türden delillerin dışlanmasıdır. Hukuka aykırı delillerin kullanılması, adil bir yargılanma hakkını tehdit ve hukuka uygunluğu tehlikeye atabilir. Bu nedenle, mahkemeler genellikle hukuka aykırı delillerin dışlanmasına ve davanın sonucunu etkilememesine karar verirler. Hukuka aykırı delillerin değerlendirilmesine ilişkin bazı önemli noktalar şunlardır.
Delillerin Dışlanması: Hukuka aykırı delillere uygulanan yaptırım çoğunlukla bu delillerin yok sayılması ve dışlanmasıdır. Mahkemeler, hukuka aykırı olduğu tespit edilen delilleri yok sayarak bunların davanın sonucunu etkilememesini sağlar.
Hukuka aykırı bir delilin yok sayılması ve dışlanması şu amaçlara hizmet eder.
Adil Yargılama ilkesinin sağlanması: Hukuka aykırı delillerin dışlanması, adil bir yargılama süreci sağlamak için şarttır. Bu delillerin kullanılması, tarafların haklarını ve adaletin sağlanmasını tehlikeye atabilir.
Hukukun üstünlüğü ilkesinin korunması: Hukuka aykırı delillerin sonucu, hukukun üstünlüğü ilkesine uygun olarak, yasaların ve hukukun temel ilkelerinin korunmasını sağlar. Hukuka aykırı delillerin kullanımıyla adaletin sağlanması ve hukukun üstünlüğü ilkesinin korunması mümkün değildir.
Yargılama Sürecinin Güvenilirliği: Hukuka aykırı delillerin dışlanması, yargılama sürecinin güvenilirliğini artırır. Tarafların adil bir şekilde temsil edilmesi ve hukuka uygun delillerin kullanılması, güvenilir bir yargılama ve sonucunda hükme saygı duyulmasını sağlar.
Yeniden Değerlendirme İmkanı ve Somut Olay Adaletinin Sağlanması: Hukuka aykırı delillerin dışlanması durumunda, davanın sonucunu etkileyebilecek daha güvenilir delillerin kullanılması için yeniden değerlendirme imkanı doğar. Bu, adil bir şekilde mahkûmiyet veya beraat kararı verilmesine olanak tanır.
Tarafların hukuka aykırı bir delile karşı olan hakları şunlardır.
Savunma ve İtiraz Hakkı: Tarafların, hukuka aykırı delillerin kullanılmasına karşı itiraz etme ve bu delillerin dışlanmasını talep etme hakkı vardır. Savunma avukatları, müvekkillerinin haklarını korumak için bu tür itirazlarda bulunabilirler.
Hukuki İşlem Başlatma: Hukuka aykırı delillerin kullanımıyla ilgili olarak, mahkeme kararlarına veya yasalara aykırılık iddiasıyla hukuki işlem başlatılabilir. Bu işlemler, delillerin dışlanması, tazminat talepleri veya yargılamanın yenilenmesi olabilir.
Yargılamanın İadesi: Hukuka aykırı delillere dayalı olarak verilmiş ve kesinleşmiş bir hükme karşı yargılamanın iadesi yoluna gidilebilir. Bu somut olay adaletinin sağlanması için davanın yeniden görülmesi anlamına gelir. Hukuka aykırı delillere dayalı olarak karar verilmiş ve itiraz, istinaf, temyiz süreçleri de sona ermiş ise hüküm giymiş kişi veya savunma avukatı, yeniden yargılama talebinde bulunabilir. Yeniden yargılama, mahkûmiyet kararının yeniden incelenmesini ve adaletsizliklerin düzeltilmesini sağlayabilir.
Hukuka aykırı delillerin değerlendirilmesi, adil bir yargılama süreci sağlamak ve hukuka uygunluğu korumak için önemlidir. Bu değerlendirme genellikle hukukun temel ilkelerine ve adil yargılama anlayışına dayanır. Hukuka aykırı delillerin dışlanması, adil bir yargılama süreci için önemli bir adımdır ve adaletin tecellisini sağlamaya yardımcı olur.
Ceza hukukunda delillerin değerlendirilmesi, suçlamaları kanıtlamak veya savunmayı desteklemek amacıyla kullanılan kanıtların objektif bir şekilde analiz edilmesini içeren bir süreçtir. Deliller, suçlunun kimliğini, suçun nasıl işlendiğini veya suçun meydana geldiğini kanıtlamak için kullanılan bilgilerdir. Deliller sanığın mahkemelerde suçlu veya suçsuz olduğunu belirlemek için kullanılır ve doğru bir şekilde değerlendirilmelidir. Delil değerlendirmesinde dikkate alınması gereken bazı temel prensipler şunlardır.
Delil değerlendirmesi tarafsız bir yaklaşımla yapılmalıdır.
Mahkeme, delilleri objektif bir şekilde analiz etmeli ve taraflar arasında adaleti sağlamak için ön yargısız bir şekilde hareket etmelidir.
Delillerin güvenilirliği, onların doğruluğunu ve sağlamlığını gösterir.
Delillerin nasıl toplandığı, saklandığı ve sunulduğu gibi faktörler, güvenilirliklerini etkileyebilir.
Bağımsız uzmanlar tarafından doğrulama, laboratuvar testleri veya diğer yöntemlerle desteklenen deliller daha güvenilirdir.
Deliller, suçlama veya savunma ile ilgili olmalıdır.
Mahkeme, sadece ilgili delilleri dikkate almalı ve somut olayla ilgisi bulunmayan delilleri reddetmelidir.
Delillerin zincirleme bağlantısı, bir suçun nasıl işlendiğini, suçlunun kim olduğunu veya suçun nasıl meydana geldiğini kanıtlamak için önemlidir.
Delillerin birbirleriyle tutarlı bir şekilde ilişkilendirilmesi gereklidir.
Ceza hukukunda delil değerlendirmesi, adil yargılanma hakkı açısından son derece önemlidir. Bu nedenle yukarıdaki prensiplere uygun olarak yapılmalıdır.
Ceza davası avukatının bizzat delil toplamasının mümkün olup olmadığı türk hukukunda biraz tartışmalıdır. Türk ceza yargılaması hukukunda delillerin toplanması işlemi, daha çok bir mahkeme ve soruşturma makamı fonksiyonu olarak tasarlanmıştır. Delillerin toplanması konusunu daha çok hâkimin ve ceza soruşturmalarında cumhuriyet savcısının takdir ve yetkisine bırakılmıştır. Türk ceza yargılaması sisteminde, avukatların bilgi alma ve inceleme yetkileri bulunduğu tartışmasız olsa da uygulamada avukatın rolü; bir delili bizzat elde etmekten ziyade bu delilin dosyaya kazandırılmasını savcılık makamı ve mahkemeden talep etme şeklinde yürümektedir. Bahsi geçen kurumlar, ispatı istenen olgu ile anlamlı bir ilgisi bulunan delillerin toplanması taleplerinde zorluk çıkarmamaktadırlar. Elbette burada kastedilen başka kişi ve kurumlar nezdinde bulunan delillerdir. Ceza hukuku avukatının müvekkilinin elinde bulunan bir delili dosyaya ibraz etmesi tartışma konusu değildir.