Başlıklar
ToggleTrafik kazaları, iş kazaları, meslek hastalıkları ve saldırı gibi olaylar sonucunda bireyler kalıcı bir şekilde beden gücü kaybına uğrayabilir. Bu durum yalnızca sağlık açısından değil, ekonomik ve sosyal yaşamda da ciddi kayıplara yol açar. Türk hukuk sistemi, beden gücü kaybına uğrayan bireylerin maddi ve manevi zararlarının karşılanması amacıyla tazminat davası açmalarına olanak tanır. Bu yazımızda, beden gücü kaybı nedeniyle açılan tazminat davalarının dayanağı, maluliyet oranı tespiti, maluliyet raporları ve özellikle maluliyet raporuna uygulanacak yönetmelik konuları ele alınacaktır.
Beden gücü kaybı, bir bireyin kaza ya da hastalık sonucu çalışma gücünün geçici ya da kalıcı olarak azalmasıdır. Bu durum tıbbi olarak sakatlık, maluliyet veya işgücü kaybı şeklinde tanımlanabilir. Özellikle gelir getirici faaliyetlerde bulunamayan veya işini tamamen kaybeden kişiler için hukuki bir tazminat hakkı doğar.
Beden gücü kaybı tazminatı, kişinin maluliyeti nedeniyle uğradığı kazanç kaybını, ekonomik gelecek zararını ve bazı durumlarda bakım giderlerini karşılamak üzere talep edilen maddi tazminattır. Ayrıca manevi tazminat da talep edilebilir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 54. ve 56. maddeleri kapsamında zarar gören kişinin uğradığı:
gibi zararlar için tazminat talep edilebilir.
Maluliyet, bir bireyin sağlık kurulu tarafından yapılan değerlendirme sonucunda, işgücü kaybı yaşadığının tespit edilmesidir. Maluliyet oranı (% oran) bu değerlendirmeyle belirlenir.
Yargılama sürecinde mahkemeler ve sigorta tahkim komisyonu genellikle Adli Tıp Kurumu veya üniversitelerin adli tıp polikliniklerinin hazırladığı maluliyet raporlarına itibar etmektedir.
Aşağıdaki durumlarda beden gücü kaybı nedeniyle tazminat davası açılabilir:
Tazminat hesaplamasında dikkate alınan başlıca unsurlar şunlardır:
Yargıtay, hesaplamalarda TRH 2010 tablolarının ve Aktüerya Bilimi verilerinin kullanılmasını benimsemektedir.
Beden gücü tazminatının miktarını etkileyen en önemli faktör “maluliyet” oranıdır.
Haksız fiil nedeniyle cismani zararların tazmini davalarında, söz konusu haksız fiilin kişide sürekli bir araz bırakıp bırakmadığının ve bıraktıysa eğer oluşan maluliyet oranın tespiti önemli bir ihtilaf sebebidir. Hesaplanacak tazminat tutarı açısından son derece ehemmiyet arz eden bu hususun tespitinde adli tıp kurumundan ya da Üniversitelerin adli anabilim dallarından alınacak raporlar rol oynamaktadır. Bu raporlar düzenlenirken maluliyet oranın tespitinde hangi yönetmeliğin uygulanacağını sürekli değişmekte olup bu durum yargı kararlarında da karışıklık oluşturmaktadır. Bu bağlamda; işbu yazımızın amacı haksız fiilin meydana geldiği tarihe göre maluliyet oranın tespitinde uygulanacak yönetmeliğin izahıdır.
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu bir kararda maluliyete ilişkin alınacak adli raporlarda maluliyet oranın tespitinde hangi yönetmeliğin uygulanacağını açıklamıştır. Şöyle ki,
“Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonra da Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.”
Kaza Tarihi | Uygulanacak Yönetmelik |
11.10.2008 öncesi | Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü |
11.10.2008 – 31.08.2013 | Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği |
01.09.2013 – 31.05.2015 | Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği |
01.06.2015 – 19.02.2019 | Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik |
20.02.2019 sonrası | Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkındaki Yönetmelik |
Kaza tarihi itibariyle yürürlükte olmayan yönetmeliğe göre maluliyet hesaplaması yapılması ise Temyiz ve İstinaf mercilerince usul ve yasaya aykırılık sebebidir.
Yargıtay 17. HD 2019/2697 E. 2020/8083 K. T: 3.12.2020
“Somut olayda; hükme esas alınan 29.08.2016 tarihli heyet raporunda maluliyet oranının tespitinin kaza tarihinde geçerli yönetmeliğe göre yapılmadığı anlaşılmaktadır … açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA”
Öte yandan rapor alınacak kurum hangi yönetmeliğin uygulanacak re’sen gözetmez, bunu tarafların ya da mahkemenin talep etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle mahkeme tarafından ya da bireysel yapılacak rapor başvurularında rapora uygulanacak yönetmeliği doğru belirtmeniz yargılamanın işleyişi için önemli bir noktadır.
Beden gücü kaybı nedeniyle açılan tazminat davaları, yalnızca zararın ispatı değil, bu zararın doğru yönetmelik çerçevesinde tespit edilmesi açısından da son derece teknik ve hassas bir süreçtir. Maluliyet oranlarının tespitinde uygulanacak yönetmeliğin, kaza tarihine göre doğru belirlenmesi, gerek bilirkişi raporlarının geçerliliği gerekse mahkeme kararının hukuka uygunluğu açısından kritik bir öneme sahiptir.
Yargı mercilerinin bozma gerekçeleri arasında sıkça yer alan bu husus, tarafların ya da mahkemenin rapor talebinde doğru yönetmeliği açıkça belirtmemesi nedeniyle ciddi hak kayıplarına neden olabilmektedir. Bu nedenle, hem maluliyet raporunun alınmasında hem de yargılama sürecinde, teknik bilgiye sahip bir avukatın rehberliğiyle hareket edilmesi, maddi ve manevi tazminatın tam ve eksiksiz biçimde tahsili açısından vazgeçilmezdir.