

Başlıklar
ToggleSınai Mülkiyet Kanunu, sınai mülkiyet haklarının ihlali durumunda maddi ve manevi tazminatın yanında, sınai mülkiyet konusu ürünün itibarını korumayı amaçlayan itibar tazminatı müessesesine de yer verilmiştir (SMK m. 150/2). Bu yazıda tasarım hakkı bağlamında itibar tazminatı kavramı, itibar tazminatı tutarının hesaplanması, itibar tazminatı davaları ve tasarım hukuku avukatlığı, itibar tazminatı talebinin ispatı konuları ele alınmaktadır.
Bir tasarımın itibarı, piyasada veya ilgililer nezdinde oluşturduğu değer, kalite, saygınlık ve güven gibi duygularının toplamını ifade etmektedir.
Soyut bir kavram olan itibar; tasarımın kendisinden kaynaklanan ve değerini artıran estetiklik, işlevsellik, sanayiye kolayca uygulanabilirlik gibi nitelikleriyle ilgili olduğu kadar tasarım sahibinin zamana yayılan ve belirli düzeyde çabasıyla elde edilmektedir. İtibar tazminatında ise tasarımın uzun yıllar içinde büyük çabalarla tüketiciler nezdinde oluşturduğu kalite, sağlamlık, güvenilirlik gibi olumlu algıların tecavüz sonucunda kaybolması veya zedelenmesi söz konusudur. Buna göre her tasarımın itibar tazminatı talebine konu olamayacağı açıktır. Her şeyden önce tasarımın bir itibarı bulunmalıdır. Hatta öğretide marka hukuku yönünden itibar tazminatının sadece tanınmış markalar için söz konusu olabileceğini ileri süren görüşler de bulunmaktadır.
Sınai mülkiyet hakkına konu ürün ve hizmetlerin itibarının zarar görmesi maddi ve manevi zararda olduğu gibi söz konusu hakka tecavüz hallerinde mümkün olmaktadır. Tasarım hakkına konu ürün veya hizmetlerin itibar kaybına uğratılması da esasında bir haksız fiildir. Bu nedenle, itibar tazminatı dayanağını SMK, m.150/2 ‘nin yanında TBK., m. 49 ‘ da bulur. Bilindiği üzere haksız fiil sorumluluğunda kusurlu ve hukuka aykırı bir davranışla başkasına zarar veren kişi, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
İtibar tazminatının, maddi tazminat mı yoksa manevi tazminat mı olduğu tartışmalıdır. Tasarım hakkı sahibinin kişiliğine değil, onun bir malvarlığı değeri olan tasarım hakkına yönelmesi nedeniyle bir maddi zarar türü olduğu ve dolayısıyla maddi tazminat karakterinde bulunduğu söylenebilir. Bununla birlikte tasarım hakkına tecavüz nedeniyle tasarım hakkı sahibinin itibarı da zedelenmişse bir manevi zarar da ortaya çıkmaktadır. Bu yönüyle manevi bir karakteri de olduğundan sık sık manevi tazminat ile karıştırılmaktadır. Bu tazminatın manevi tazminattan farkı manevi tazminat hak sahibinin kişilik haklarında oluşan manevi zararın giderilmesine odaklanmışken itibar tazminatının bizatihi tasarımın itibarını korumaya yönelmiş olmasıdır. Bir başka ifadeyle manevi tazminatla tasarım hakkı sahibinin kişilik haklarında oluşan manevi zararların giderilmesi amaçlanırken, itibar tazminatında doğrudan doğruya tasarımın korunması hedeflenmektedir. İtibar tazminatının talep edilebilmesi için tasarımcının veya tasarım hakkı sahibinin itibarının zarar görmesi şart değildir. Tasarımın itibarının zarar görmesi yeterlidir.
İtibar kaybı tazminatının hesaplanması konusunda Kanun’da herhangi bir yöntem öngörülmemiştir. Ancak hesaplama tasarıma tecavüz nedeniyle oluşan maddi zararın hesaplanması gibidir.
İtibar tazminatı ile tasarımın itibarının ihya edilmesi için yapılan harcamaların karşılanması amaçlanıyor olabilir. Bu durumda hak sahibinin zararı bir fiili zarardır ve hesaplanması da fiili zarar hesabı gibi olacaktır. Bu konuda yukarıda maddi zararın hesaplanması bölümüne bakabilirsiniz.
Tasarımın itibarının zedelenmesi sonucu hak sahibinin beklenen kazancı elde edememesi durumunda ise zararın yoksun kalınan kazançtan ibaret olduğu söylenebilecektir. Bu durumda da itibar kaybı tazminatı hesaplaması Sınai Mülkiyet Kanunu madde 151/2 hükmüne göre yapılacaktır.
Tasarımın itibar kaybına neden olan esas fiil tasarımın kötü taklitlerinin üretilmesi ve satışa arz edilmesidir. İtibar kaybına neden olan fiiller genellikle orijinaline göre kalitesiz ürün, kötü ambalajlama, uygunsuz koşullarda piyasaya sürme gibi şekillerde ortaya çıkmaktadır.
İtibar tazminatı davasında tasarım hakkı sahibinin öncelikle tasarımın ilgili pazarda yüksek bir itibara ve olumlu bir imaja sahip olduğunu ispat etmesi gerekecektir. Bundan sonra tasarım hakkına tecavüz teşkil eden fiiller ve bu fiiller ile tasarımın itibarını zedelenmesi arasında nedensellik ilişkisi olduğu hususları kanıtlanmalıdır. İtibar tazminatına hükmedilebilmesi için tasarım hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin varlığı tek başına yeterli değildir. İtibar kaybının ne şekilde gerçekleştiği ve kaybolan itibarın nasıl iade edilebileceği de ortaya konulmalıdır. Bütün bu hususları ispat yükü, itibar tazminatı talep eden tasarım hakkı sahibine aittir.
Marka, patent ve tasarım gibi sınai mülkiyet hakkı ihlallerinde; ihlalin belirlenmesi ve duruma göre gerekli yasal adımları atılması bir avukatlık faaliyetinin konusudur. Bu faaliyet, halin icabına göre gerekli ihtar ve bildirimlerin yapılmasından; tecavüzün tespiti, tecavüzün önlenmesi, tecavüzün durdurulması, tecavüzün giderilmesi, maddi ve manevi tazminat, itibar tazminatı gibi dava süreçlerinin başlatılmasına kadar bir dizi yasal adımın atılmasını içerebilir.