Başlıklar
Toggle
Nitelikli dolandırıcılık, Türk Ceza Kanunu’nun 158. maddesinde düzenlenen, basit dolandırıcılığa göre daha ağır cezayı gerektiren bir suç tipidir. Bu suç, failin hileli davranışlarla bir kimseyi aldatarak malvarlığına zarar vermesiyle oluşur. Ancak nitelikli dolandırıcılık, belirli araçlarla ya da kamu güvenine duyulan güvenin kötüye kullanılmasıyla işlendiğinde söz konusu olur ve cezai yaptırımı daha ağırdır.
TCK m.157’de düzenlenen basit dolandırıcılık suçunda fail, mağduru basit hilelerle aldatıp menfaat sağlar. TCK m.158’de ise bu hile, kamu kurumları, dini duygular, bilişim sistemleri, basın gibi toplumsal etkisi yüksek araçlar kullanılarak gerçekleştirilir.
TCK 158’e Göre Nitelikli Dolandırıcılık Hallerinden Bazıları
Türk Ceza Kanunu’nun 158. maddesine göre nitelikli dolandırıcılık suçu;
gibi şekillerde işlendiğinde, basit dolandırıcılıktan ayrılır ve 3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Sanığın, soruşturma başlamadan veya kovuşturma sırasında zararı gidermesi halinde etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilir. TCK m.168’e göre bu durumda cezada indirime gidilebilir, hatta bazı şartlarda ceza tamamen ortadan kaldırılabilir.
Nitelikli dolandırıcılık mağduru iseniz:
Nitelikli dolandırıcılık, ceza miktarı yüksek bir suç olduğundan ceza avukatı ile profesyonel bir hukuki destek, şüpheli ya da sanığın savunmasının daha etkin ve doğru bir şekilde yapılmasını mümkün kılar.
Nitelikli dolandırıcılık suçu, toplumsal güveni kötüye kullanma kapsamında ciddi bir suç tipidir. Mağdurlar açısından hak arama süreci titizlikle yürütülmelidir. Şüpheli konumundaki kişiler açısından ise cezai sonuçları ağır olabileceğinden profesyonel hukuki danışmanlık gereklidir.
Resmî belgede sahtecilik, kamu güvenine karşı işlenen suçlar arasında yer alır ve Türk Ceza Kanunu’nun 204. maddesi kapsamında düzenlenmiştir. Bu suç, devletin düzenlediği veya bir kamu görevlisinin görevi gereği oluşturduğu belgelerin sahtesinin üretilmesiyle ya da gerçek bir belgenin değiştirilmesi, tahrif edilmesiyle ortaya çıkar. Kamu güvenini doğrudan tehdit ettiği için ciddi yaptırımlara tabidir.
TCK uygulamasında resmî belge, kamu görevlisinin görevi gereği düzenlediği veya onayladığı belgelerdir. Örneğin:
Bu kapsamdadır.
TCK m.204’e göre resmî belgede sahtecilik suçu;
Şeklindeki seçimlik hareketlerle işlenebilir.
Failin kamu görevlisi olup olmamasına göre ceza miktarı değişir.
Ayrıca sahte belge, resmi kurumlarda işlem görmüşse veya kamu zararına yol açmışsa, cezada artırım yapılabilir.
Özellik | Resmî Belge | Özel Belge |
Düzenleyen Kişi | Kamu görevlisi | Özel kişiler (şahıslar, şirketler) |
Kapsam | Devletin düzenlediği belgeler | Faturalar, senetler, sözleşmeler vb. |
Ceza Miktarı | Daha yüksek | Görece daha düşük |
Yargılama Usulü | Ağır ceza mahkemesi | Asliye ceza mahkemesi |
Soruşturma sırasında çoğunlukla aşağıdaki deliller toplanır ve değerlendirmede etkili olur.
Resmî belgede sahtecilik suçu hem suçun ispatı hem de cezanın ağır olması nedeniyle, ciddi sonuçlar doğurabilir. Gerek mağdur gerekse şüpheli açısından uzman bir ceza avukatından destek alınması, sürecin etkin yürütülmesi açısından büyük önem taşır.
Resmî belgede sahtecilik, bireysel bir menfaat elde etmek amacıyla kamu güvenine zarar veren bir suçtur. TCK 204 kapsamında ağır cezalara tabi olduğu için, bu tür iddialarla karşılaşan herkesin hem hukuki danışmanlık alması hem de süreci bilinçli şekilde yürütmesi gerekir.
Nitelikli dolandırıcılık ve resmî belgede sahtecilik suçları, Türk Ceza Kanununda düzenlenmiş, kamu güvenine karşı işlenen ve ciddi yaptırımlar öngörülen suç tiplerindendir. Bu yazıda, Yargıtay 23. Ceza Dairesi’nin 2015/6716 Esas ve 2015/1802 Karar sayılı ilamı ışığında önemli bu suç tipleriyle ilgili ilkeler ve uygulamanın yaklaşımı incelenmektedir.
Sanıkların yetkilisi oldukları şirket ile katılan arasında araç kiralama sözleşmesi yapılmış ve karşılığında 4000 TL bedelli senet düzenlenerek katılana verilmiştir. Ancak borç ödenmeyince senede dayalı olarak icra takibi başlatılmış, sanıklar imzaya itiraz etmiş ve borcu inkâr etmiştir. Katılan vekili ise bunun bilinçli bir şekilde, sahte belge ve hileli işlemlerle dolandırıcılık amacıyla yapıldığını ileri sürmüştür.
Yargıtay, iki sanık yönünden dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarına dair somut ve kesin delil elde edilmediğini belirterek, beraat kararlarını onamıştır.
Delil yetersizliği, ceza hukukunda “şüpheden sanık yararlanır” ilkesinin doğrudan uygulanmasına neden olmuştur.
Sanığın aracı hangi amaçla ve kim adına kiraladığı, aracın iade tarihi, kira süresi ve senedin veriliş amacına dair belgelerin dosyada eksik olduğu belirtilmiştir. Ayrıca senedin önceden doğmuş bir borca istinaden verilip verilmediği açık olmadığından dolayı eksik araştırmayla mahkûmiyet kararı verildiği kabul edilmiştir.
⚖️ Önceden doğan borca ilişkin olarak düzenlenen senetlerde dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle karar bozulmuştur.
✅ Dolandırıcılık Suçunun Unsurları (TCK 157-158)
Not: Önceden mevcut bir borç için sonradan verilen senetlerde dolandırıcılık oluşması için hilenin borcu doğurucu nitelikte olması gerekir.
Yargıtay’ın bozma kararındaki temel noktalar:
Bu nedenle, sanığın cezai sorumluluğu hakkında karar verilmeden önce tüm maddi gerçeklerin eksiksiz araştırılması gerektiği vurgulanmıştır.
Bu karar, ticari ilişkilere dayalı borç ilişkilerinin cezalandırılmasında gösterilmesi gereken hassasiyeti ortaya koyar. Özellikle senetle borçlandırma gibi işlemlerde, dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığı dikkatle incelenmelidir. Ayrıca, borç ilişkisi önceden doğmuşsa ve sonradan senet düzenlenmişse, dolandırıcılık suçu oluşmaz.
Yargıtay 23. Ceza Dairesi’nin bu kararı, ticari ilişkilerde ceza hukuku yaptırımlarının uygulanabilmesi için hile, zarar ve menfaat unsurlarının açıkça ispatlanması gerektiğini bir kez daha vurgulamaktadır. Ayrıca ceza yargılamasında maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması gerekliliği önemle hatırlatılmıştır.
T.C.
YARGITAY
23. Ceza Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Y A R G I T A Y İ L A M I
Esas No : 2015/6716
Karar No : 2015/1802
Tebliğname No : 15 – 2012/137152
MAHKEMESİ : Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/02/2012
NUMARASI : 2011/349 (E) ve 2012/41 (K)
SANIKLAR : ……………………
KATILAN : ………………..
SUÇ TARİHİ : 25/08/2006
HÜKÜM : Beraat
TEMYİZ EDEN : Katılan vekili
TEBLİĞNAMEDEKİ DÜŞÜNCE : Onama
Sanıklar ……………………….nin yetkilisi oldukları ………………Ticaret Limited Şirketi ile katılan arasında araç kiralama sözleşmesi yapılarak geçici süreliğine kullanılmak üzere bir adet araç teslim alındığı, karşılığında adı belirtilen iş yerinin çalışanı sanık …………….tarafından, 25.08.2006 keşide tarihli ve 4000 TL bedelli senedin düzenlenerek katılana verildiği, borcun ödenmemesi üzerine katılan tarafından söz konusu senede istinaden kambiyo senetlerine özgü icra takibi yoluna başvurulduğu, şirket yetkilileri sanıklar …………………..ile …………… tarafından imzaya itiraz edilerek başlatılan takibin durdurulduğu, bu şekilde sanıkların, önce yetkisiz kişi sanık ………`e imzalatarak senet düzenlettirip araç kiraladıkları, kiralama sözleşmesine konu borcu ödemedikleri ve bu nedenle haklarında söz konusu senede istinaden başlatılan takibi engellemek amacıyla da imzaya itiraz etmek suretiyle haksız menfaat temin ettiklerinin iddia edildiği olayda;
1-Sanıklar …………. ve ……………….haklarında nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından verilen hükümlere yönelik yapılan temyiz taleplerinin incelenmesinde; Oluşa, sanıkların savunmalarına, katılanın beyanlarına, tanık anlatımlarına, bilirkişi raporlarına ve tüm dosya kapsamına göre; sanıklar ………………….ve ……………..`nin, üzerlerine atılı olan nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediklerine ilişkin katılanın iddiasından başkaca, somut ve kesin bir delil elde edilemediğinin anlaşılması karşısında adı belirtilen sanıkların beraatlerine dair kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2- Sanık ………………….hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen hükme yönelik yapılan temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Katılandan şirket adına kiralandığı iddia olunan ve 25.08.2006 tarihli düzenlenen araç kiralama sözleşmesi ile teslim edildiği belirtilen 16 DG 883 plakalı aracın hangi amaçla alındığı ve kime teslim edildiği, kira sözleşmesinin ne zaman sona erdiği, aracın hangi tarihte iade edildiği, buna ilişkin teslim tesellüm belgelerin temini; sanığın söz konusu aracı şirket adına mı kiraladığı, sözleşmeye konu edilen aracın gerçekten şirket tarafından kullanılıp kullanılmadığı, sanığın söz konusu aracı kiralama eyleminden ne şekilde haksız menfaat temin ettiği; ve ayrıca önceden doğmuş bir zarar veya doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde zarar veya borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı ve yargılama dosyası içeriğindeki bilgi ve belgelere göre de; sanığın, önceden doğan bir borca karşılık olarak senedi katılana verip vermediği hususunun tam olarak anlaşılamadığı dikkate alındığında; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması bakımından, sahte senedin önceden doğan borcu nedeniyle sonradan tanzim edilerek katılana verilip verilmediği hususunun araştırılmasından sonra toplanan delilere göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun`un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK`nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.05.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.
1 Comment
bu durumda ceza almıslar mı