
Başlıklar
ToggleTicari defterler, ticaret hukukunda uyuşmazlıkların çözümünde önemli bir ispat aracıdır. Bu yazıda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) çerçevesinde, ticari defterlerin delil olarak nasıl kullanılabileceği, karşı tarafın defterlerine dayanma imkanları ve bu konudaki Yargıtay uygulamaları incelenmektedir.
İncelemeye konu karar, itirazın iptali davasında, davacının yalnızca karşı tarafın ticari defterlerine dayanması üzerine verilmiştir. Yargıtay, mahkemenin eksik incelemeyle davayı reddetmesini hukuka aykırı bulmuş ve şu hususlara dikkat çekmiştir:
TTK m. 83/2 – Uygulanacak Usul Hükümleri
“Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır.”
Bu hüküm, ticari defterlerin ibrazı ve değerlendirilmesinde HMK’nin delil ibrazı ile ilgili hükümlerinin geçerli olduğunu belirtmektedir.
HMK m. 219 – Belge (Defter) İbrazı
Taraf, elinde bulunan ve uyuşmazlığın çözümü bakımından önemli olan belgeyi mahkemeye sunmakla yükümlüdür.
Bu madde kapsamında, ticari defterler de bir belge olduğundan, ibraz edilmesi istenebilir.
HMK m. 221 – İbraz Yükümlülüğüne Uyulmaması
Mahkeme, ibraz yükümlülüğüne uyulmaması halinde, o belge içeriği hakkında karşı tarafın iddialarını doğru kabul edebilir.
Bu da, karşı tarafın ticari defterlerine dayanıldığında, o defter ibraz edilmezse karine lehine sonuç doğurur.

6102 sayılı TTK açıkça bir tarafın yalnızca karşı tarafın ticari defterlerine dayanmasını düzenlememektedir. Ancak:
Yargıtay 11. HD., 2022/2341 E., 2023/1450 K.:
“Davacı taraf yalnızca davalının ticari defterlerine dayanmış, bu husustaki beyanı açık ve yazılıdır. Bu durumda mahkemece davalının ticari defterleri ibraz ettirilerek bilirkişi marifetiyle incelenmeli, aksi halde HMK 221 uyarınca iddiaların doğruluğu kabul edilmelidir.”
Özellikle ticari alacak, mal teslimi, hizmet ifası gibi davalarda davacı, kendi defterlerini sunmaksızın yalnızca davalının ticari defterlerine dayanmak istediğini açık ve yazılı şekilde beyan ederek mahkemeye sunabilir. Bu durumda:
✅ Defter ibraz edilmezse → Mahkeme, davacının iddialarını doğru kabul edebilir.
✅ Defter ibraz edilirse → Bilirkişi defterleri inceler ve defter kayıtları doğrultusunda karar verilir.
Konu | Hüküm Kaynağı | Açıklama |
|
Defterlerin ibrazı | HMK m. 219-221 | Taraf, elinde bulunan ve uyuşmazlığın çözümünde önemli olan defter veya belgeyi ibraz etmek zorundadır. İbraz edilmezse iddiaların doğru olduğu kabul edilebilir (HMK m. 221). |
|
Ticari defterlerin delil niteliği | TTK m. 82-86 | Usulüne uygun tutulmuş ticari defterler, tacirin lehine veya aleyhine delil olarak değerlendirilebilir. |
|
Delil olarak karşı tarafın defterine dayanma | HMK (zımni içtihat) + Yargı içtihatları | TTK’da açık hüküm yoktur ancak uygulamada kabul görmektedir. Beyan açık, yazılı ve tercihen duruşma tutanağına geçirilmiş olmalıdır. Bu durumda yalnızca karşı tarafın defterleri üzerinden inceleme yapılabilir. |
|
Beyanın bağlayıcılığı ve sonuçları | HMK m. 119, 187, 221 | Taraf, delil listesinde yalnızca karşı tarafın defterine dayanacağını açıkça belirtmişse ve bu belgeler sunulmazsa, HMK m. 221 uyarınca iddialar doğru kabul edilebilir. |
|
Ticari davalarda, ticari defterlerin delil niteliği, HMK ve TTK birlikte değerlendirilerek uygulanmaktadır. Her ne kadar 6762 sayılı eski TTK’daki gibi “yalnızca karşı tarafın defterlerine dayanma” hükmü kaldırılmış olsa da, HMK m. 219-221 hükümleri ve yargısal içtihatlarla bu imkân devam etmektedir.
Bu nedenle, ticari alacak veya borç uyuşmazlıklarında tarafların ticari defterleri usule uygun şekilde ibraz etmesi, karşı tarafın defterlerine dayanılıyorsa bu beyanın yazılı ve açık olması büyük önem taşır.

T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
Esas: 2004/4125
Karar: 2004/4149
Tarih: 14.09.2004
KARAR METNİ:
Hükmün temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği, konuşulup düşünüldü:
Dava, İcra ve İflas Kanunu`nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, icra takibine borçlu davalının vaki itirazlarının iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının müvekkili davacıdan almış olduğu mallar ve verilmiş olan servis hizmetleri sonucunda 748.000.000.- TL borçlu olduğunu ileri sürerek, davalı hakkında işlemiş temerrüt faizi de dahil toplam (1.290.432.000).-TL alacağın ödetilmesi istemiyle ve adi takip yoluyla icra takibinde bulunmuş ve takip borçlusu davalının kanuni süresi içerisindeki itirazı sonucu takip durmuştur (İİK. md. 62, 66). Davacı ise takip konusu (748.000.000).-TL tutarındaki asıl alacağa yönelik borçlu davalı itirazının iptali istemiyle hakdüşürücü nitelikteki süresi içerisinde bu itirazın iptali davasını açmıştır.
Davanın tarafları tacirdir (TTK. md. 18). Ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterler, Türk Ticaret Kanunu`nun 82 ve izleyen maddelerinde gösterilen şartlar kapsamında kanuni delil olarak kabul edilir. Kural olarak, mahkemece davanın taraflarının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılması gerekir. Ancak, TTK.nun 83/2 ve 86. maddelerinde ön görülen koşulların oluşması durumunda tek taraflı ticari defter incelemesi yapılabilir ve delil sayılabilir. TTK.nun 83/2. maddesine göre, taraflardan biri hasmının ticari defterleri kapsamını kabul edeceğini ve yalnızca hasmının ticari defterlerine delil olarak dayandığını beyan ederek delillerini mahkeme huzurunda bu biçimde sınırladığını bildirip HUMK.nun 151/son hükmüne göre de bu açıklamasını imzası ile onayladığı takdirde yalnızca karşı tarafın ticari defterleri üzerinde inceleme yapılabilir ve bu defterlerdeki kayıtlar tarafların leh ve aleyhlerine delil sayılabilir.
Somut olayda da; davacı vekili mahkemeye sunduğu 06.06.2002 tarihli dilekçesinde tek delil olarak davalının ticari defterlerine dayandığını bildirdiği gibi, 02.05.2003 tarihli oturumda da aynı nitelikteki açıklamasını imzası ile onaylamıştır.
Saptanan ve hukuksal durum bu olunca da; mahkemece sonuçları açıklamak ve davalıya ilgili ticari defterlerine davacının münhasır delil olarak dayandığı da bildirilmek suretiyle ticari defterlerini mahkemeye sunması için uygun süre de verilerek yazı gönderilip tebliğ olunması; sunulduğunda bilirkişi aracılığıyla defterler üzerinde inceleme yapılması ve defter kayıtlarına göre sonuca varılması; aksi durumda ise davacıya iddiasının doğruluğu hakkında bir yemin verilerek eda edilmesi halinde iddiasının doğru ve sabit olduğunun kabulü ile hüküm verilmesi gerekirken, davacının davasını kanıtlamadığı gerekçesiyle ve noksan soruşturma sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulüne ve hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istem halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 14.09.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

