• +90 224 272 19 09
  • +90 542 120 86 16
  • info@demirbas.av.tr
bursa avukat logo 2bursa avukat logo 2bursa avukat logo 2bursa avukat logo 2
  • Ana Sayfa
  • Kurumsal
    • Hukuk Büromuz
    • Vekalet Bilgileri
  • Hizmetler
    • Şirketler Hukuku ve Ticari Davalar
    • Sınai Mülkiyet Hukuku ve Marka Patent Tasarım Davaları
    • Bireysel ve Toplu İş Hukuku Davaları
    • Gayrimenkul, İnşaat ve Kira Davaları
    • Boşanma Avukatı
    • Tazminat Hukuku ve Tazminat Davaları
    • Bursa Miras Avukatı
    • Bursa Ceza Avukatı
    • İdare Hukuku ve İdari Davalar
    • Vergi ve Sosyal Güvenlik Hukuku
    • İcra Hukuku, İcra Takipleri ve İcra Davaları
    • Bilişim Hukuku Davaları
    • Tüketici Hukuku ve Tüketici Davaları
  • Blog
  • İletişim
Hırsızlık Değil Dolandırıcılık Suçunu Oluşturan Eylem Kasko Sigorta Teminatı
17 Mayıs 2021
Trafik Kazası Tazminat Davası Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
17 Mayıs 2021

3814162f f52a 4ced 8abe 108907aa9a76

Başlıklar

Toggle
  • Bayinin Portföy Tazminatı Nedir? Hukuki Dayanak, Hesaplama ve Yargıtay Kararları
    • 📌 Portföy Tazminatı İlk Ne Zaman Kabul Edildi?
    • ⚖️ 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu ve Portföy Tazminatı
    • 📊 Portföy Tazminatı Nasıl Hesaplanır?
    • 📚 TTK m. 122/2 ve Alman Hukuku Yaklaşımı
    • 🧾 Yargıtay Kararları ve Sözleşmenin Süresinin Dolması
    • ✅ Portföy Tazminatının Şartları Nelerdir?
    • ✅ Portföy Tazminatı SSS (Sık Sorulan Sorular)
    • 🌍 Karşılaştırmalı Hukuk Notu
    • 🔍 Sonuç
  • Bayilik İlişkilerinde Haksız Fesih ve Müşteri Tazminatı: Kapsamlı Bir Mahkeme Kararı Analizi
    • 🧾 1. Dava Konusu ve Tarafların Talepleri
    • ⚖️ 2. Hukuki Çerçeve ve Yasal Dayanaklar
    • 📚 3. Mahkemece Yapılan Tespitler
    • 💰 4. Portföy Tazminatı Hesaplaması
    • 🔍 5. Hakkaniyet İlkesi ve Öğretiye Atıf
    • ⏳ 6. Zamanaşımı ve Diğer Tazminatlar
    • ✅ 7. Kararın Hukuki Değeri ve İçtihada Katkısı
    • 📌 Sonuç ve Yorum
  • Bayinin Portföy Tazminatı
    • Kararın Tam Metni: Bayinin Portföy Tazminatı
    • Bayinin Portföy Tazminatı
    •  
      • İlgili Yazılar:

Bayinin Portföy Tazminatı Nedir? Hukuki Dayanak, Hesaplama ve Yargıtay Kararları

Portföy tazminatı, özellikle tek satıcılık ve acentelik sözleşmelerinin sona ermesi durumunda gündeme gelen, ticari hayatta önemli sonuçlar doğuran bir tazminat türüdür. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) ile açıkça düzenlenmiş olsa da, portföy tazminatına ilişkin içtihatlar çok daha eskiye dayanmaktadır.

📌 Portföy Tazminatı İlk Ne Zaman Kabul Edildi?

Her ne kadar portföy tazminatı 6102 sayılı TTK’da açık şekilde düzenlenmiş olsa da bu kurum Türk hukukuna ilk kez bu yasa ile girmemiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 10.05.1996 tarihli ve 1996/2084 E., 2006/4544 K. sayılı kararıyla, TTK m. 134/II hükmünü geniş yorumlayarak ve İsviçre hukukundan esinlenerek acente yönünden portföy tazminatını kabul etmiştir.

Benzer şekilde, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi de 04.05.2000 tarihli 1999/7724 E., 2000/3470 K. sayılı kararıyla tek satıcılık sözleşmesi kapsamında portföy tazminatını mümkün görmüştür.

⚖️ 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu ve Portföy Tazminatı

TTK m. 122 hükmüyle birlikte portföy tazminatı artık kanuni güvence altına alınmıştır. Madde gerekçesinde açıkça ifade edildiği üzere:

“Acentenin denkleştirme talebi Türk içtihat hukuku tarafından tanınmaktadır. Bu nedenle madde, yeni bir hukuki kurum ihdas etmemekte, içtihatlarla geliştirilen bu hakkı kanuni çerçeveye oturtmaktadır.”

Dolayısıyla yeni TTK yürürlüğe girmeden önce de bayinin portföy tazminatı talep etme hakkı, içtihatlarla tanınmakta ve mahkemelerce uygulanmaktaydı.

📊 Portföy Tazminatı Nasıl Hesaplanır?

Uygulamada portföy tazminatının hesabı konusunda genel kabul gören yöntem, şu şekildedir:

  • Bayinin 5 yıllık satış hasılatı alınır,
  • Satış için yapılan giderler düşülür,
  • Kalan net kazancın yıllık ortalaması alınır.

Bu ortalama, bayinin kazandırdığı müşteri portföyünün karşılığı olarak tazminat miktarını oluşturur. (Bkz. Nilay Şenol, Bayilik Sözleşmesi Sona Ermesi ve Sonuçları, s. 274)

📚 TTK m. 122/2 ve Alman Hukuku Yaklaşımı

TTK m. 122/2, tazminatın acente tarafından elde edilen komisyonla bağlantılı olarak hesaplanabileceğini belirtir. Bu durumda Alman Federal Yüksek Mahkemesi’nin benimsediği yöntem önemlidir:

“Acente sistemine göre çalışılmış olsaydı, üretici tarafından acenteye ödenecek komisyon ne olurdu?”

Bu sorunun cevabına göre, beş yıllık komisyon gelirinin yıllık ortalaması alınarak tazminat hesaplanır. (Bkz. Cemile Demir Gökyayla, Milletlerarası Hukukta Tek Satıcılık Sözleşmeleri, s. 272)

🧾 Yargıtay Kararları ve Sözleşmenin Süresinin Dolması

Yargıtay, 2017 tarihli bir kararında (19. HD, E: 2016/18945, K: 2017/4333) sözleşmenin süresinin dolması nedeniyle sona erdiği hallerde dahi, portföy tazminatı koşulları varsa bu talebin dinlenebileceğine hükmetmiştir:

“Sözleşmenin belirli süreli olarak yapılmış olması ve taraflardan biri tarafından süresinde yenilenmeyeceğinin bildirilmiş olması, haksız fesih anlamına gelmez. Ancak portföy tazminatına hak kazanılıp kazanılmadığı, davacının müşteri çevresi üzerindeki katkısı gibi unsurlar değerlendirilerek belirlenmelidir.”

⏳ Zamanaşımı Süresi Kaç Yıldır?

  • 6102 sayılı TTK’ya göre portföy tazminat talepleri için zaman aşımı süresi 1 yıldır.
  • Ancak, fesih 6102 sayılı Kanun’dan önce gerçekleşmişse, 6762 sayılı eski TTK uyarınca bu süre 10 yıldır.

✅ Portföy Tazminatının Şartları Nelerdir?

  1. Fesih, bayi veya tek satıcıya yüklenemeyecek bir nedene dayanmalı,
  2. Bayi, müşteri çevresinin genişlemesine katkı sağlamış olmalı,
  3. Bu müşteri kitlesinden sözleşmenin sona ermesinden sonra da üretici/tedarikçi yararlanıyor olmalıdır.

Bu üç şart birlikte gerçekleşirse, bayilik ya da tek satıcılık sözleşmesinin sona ermesinden sonra dahi müşteri portföyü tazminatı talep edilebilir.

 

✅ Portföy Tazminatı SSS (Sık Sorulan Sorular)

❓ Bayilik sözleşmesinde portföy tazminatı nasıl talep edilir?

Bayilik sözleşmesinin sona ermesi her zaman tazminat hakkı doğurmaz. Ancak sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi, bayinin müşteri çevresi oluşturmuş olması, ve bu çevreden sözleşmeden sonra da üreticinin yarar sağlamaya devam etmesi, portföy tazminatı talebi için gerekli şartlardır.

Bayilik ilişkisi sona erdiğinde, bayi kazandırdığı müşterilerin hâlâ üreticiye kazanç sağladığını ispatlarsa, portföy tazminatı talep edebilir. Bu talep için bir yıllık zamanaşımı süresi içerisinde dava açılmalıdır.

❓ Portföy tazminatı sadece acenteler için mi geçerlidir?

Hayır. Her ne kadar TTK m. 122 acenteyi esas almış olsa da, Yargıtay kararlarında bayilik ve tek satıcılık ilişkilerinde de bu tazminat türünün uygulanabileceği kabul edilmiştir.

❓ Portföy tazminatında zamanaşımı neden kısa?

Kanun koyucu bu şekilde düzenlemiş, ticaret hayatında şartların hızlı değişmesiyle ilgili olabilir. Yeri gelmişken, portföy tazminatı talepleri, 6102 sayılı TTK kapsamında bir yıllık süreye tabidir. Ancak fesih tarihi 2012 öncesine aitse, eski kanun (6762 TTK) gereği 10 yıllık süre uygulanabilir.

 

🌍 Karşılaştırmalı Hukuk Notu

Portföy tazminatı kavramı, Alman Ticaret Kanunu (HGB) m.89b ve İsviçre Borçlar Kanunu (OR) m.418u maddelerinde ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Türk içtihadı da bu hükümlere paralel olarak gelişmiştir. Uygulama Alman Federal Mahkemesi ve İsviçre Federal Mahkemesi kararlarından esinlenmiştir.

 

🔍 Sonuç

Portföy tazminatı, acente, bayi ve tek satıcılar açısından önemli bir hak olup, sözleşmenin sona ermesinden sonra dahi müşteri ilişkilerinin yarattığı değeri koruma amacı taşır. Güncel Yargıtay kararları ve uygulamadaki hesaplama yöntemleri dikkate alınarak, her bir olayın özelliğine göre uygun bir tazminat hesabı yapılmalı ve dava açılmadan önce hukuki destek alınmalıdır.

 

Bayilik İlişkilerinde Haksız Fesih ve Müşteri Tazminatı: Kapsamlı Bir Mahkeme Kararı Analizi

aa18158a 3977 4e03 b541 61c3cd49bffe

Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinin portföy tazminatına ilişkin 22/06/2016  tarih, Esas: 2014/439, Karar:2016/636 sayılı ilamı portföy (müşteri) tazminatı kavramının tek satıcılık (ana bayilik) sözleşmeleri bakımından nasıl ele alınıp uygulandığını ve Yargıtay içtihatları ışığında yerel mahkemenin nasıl bir değerlendirme yaptığını göstermesi açısından anlamlıdır. Demirbaş Hukuk Bürosu arşivinden aldığımız bu kararı aşağıda uygulamaya dönük bir dille analiz edeceğiz.

 

🧾 1. Dava Konusu ve Tarafların Talepleri

  • Davacı, 2002’den 2010’a kadar süren ana bayilik ilişkisi kapsamında,
    • Sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini,
    • Bu fesihten kaynaklı müspet zarar, yatırım gideri, portföy tazminatı ve manevi tazminat talep ettiğini beyan etmiştir.
  • Davalı, sözleşme hükümlerine göre fesih hakkını kullandığını, davacının satışları zamanında yapmadığını ve zamanaşımı süresinin dolduğunu savunmuştur.

 

⚖️ 2. Hukuki Çerçeve ve Yasal Dayanaklar

  • Sözleşme ilişkisin başladığı 2002 yılında yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu‘nda portföy tazminatı açıkça düzenlenmemişti.
  • Ancak, TTK m.134 (haksız fesih ve tazminat) hükmü ve Yargıtay içtihatları (örneğin 19. HD 2006/5693 E.) uyarınca geniş yorumla portföy tazminatına hükmedilmesi mümkündü.
  • 6102 sayılı TTK’nın 122. maddesi, daha sonra bu kurumun normatif temelini oluşturmuştur.

 

📚 3. Mahkemece Yapılan Tespitler

  • Sözleşme, davalı tarafından tek taraflı olarak feshedilmiştir.
  • Davalının, sözleşmede belirtilen gerekçeler oluşmadan yeni bayilikler tesis ederek, rekabet avantajı sağlaması ve sözleşmeyi sonlandırması, haksız fesih olarak değerlendirilmiştir.
  • Davacı tarafın bayilik faaliyetleri sonucunda markanın tanınırlığını artırdığı, müşteri çevresi oluşturduğu, şirketin piyasa değerini büyüttüğü tespit edilmiştir.
  • Portföy tazminatı, bu müşteri çevresinin davalıya sağladığı “önemli menfaat” gerekçesiyle uygun görülmüştür.

 

💰 4. Portföy Tazminatı Hesaplaması

  • İlk bilirkişi raporu: 91.881,45 TL (net gelir üzerinden)
  • Ek rapor – I: 185.989,34 TL (net kazanç üzerinden)
  • Ek rapor – II: 389.864,40 TL (brüt gelir üzerinden)

Mahkeme, hakkaniyete uygunluk denetimi yaparak net gelir üzerinden yapılan hesaplamayı esas almış ve portföy tazminatını bu rapora göre hükme bağlamıştır.

 

🔍 5. Hakkaniyet İlkesi ve Öğretiye Atıf

  • Kararda hem Alman ve İsviçre hukuku hem de öğreti (örneğin Gökyayla, Zehra Badak Aybar) dikkate alınarak:
    • Portföy tazminatının “karşılığı ödenmemiş müşteri değeri” olduğu,
    • Amacının tazmin değil, “denkleştirme” olduğuna vurgu yapılmıştır.
  • Hakimin MK m.4 ve EMK m.4 çerçevesinde hakkaniyeti gözeterek karar verebileceği belirtilmiştir.

 

⏳ 6. Zamanaşımı ve Diğer Tazminatlar

  • Zamanaşımı itirazı, fesih tarihi ile dava tarihi arasındaki süre gözetilerek değerlendirilmiş ve reddedilmiştir.
  • Manevi tazminat ve yatırım giderleri yönünden ise ispat yükü yerine getirilmediği gerekçesiyle talepler reddedilmiştir.

 

✅ 7. Kararın Hukuki Değeri ve İçtihada Katkısı

Bu karar;

  • Bayilik sözleşmelerinde de portföy tazminatı talep edilebileceğini,
  • Haksız feshin müşteri portföyü üzerindeki etkisinin önemini,
  • Yabancı hukuk kaynakları ve öğretiden faydalanarak hakkaniyet değerlendirmesi yapılabileceğini,
  • Tazminatın miktarının, sabit bir formülle değil, bilimsel ve ticari değerlendirmeye dayalı ve hakkaniyete uygun olarak belirlenmesi gerektiğini göstermektedir.

 

📌 Sonuç ve Yorum

📍 Bu karar, 6102 sayılı TTK yürürlüğe girmeden önce bile portföy tazminatının içtihatla kazanılmış bir hak olduğunu göstermesi açısından önemlidir.
📍 Mahkeme tazminatın hakkaniyete uygunluğu yönünden değerlendirme yapabilir.
📍 Sözleşmenin süresinin dolması ya da haksız feshi bayiler için müşteri çevresinin değeri üzerinden portföy tazminatı talebine konu edilebilir.

Bayinin Portföy Tazminatı

6778d85b 0242 4aff bb4b c4f02361cdce

Portföy Tazminatı, Türk hukukunda ilk olarak 6102 sayılı TTK ile acente yönünden  yazılı bir düzenlemeye tabi tutulmuş ise de hukukumuza 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile girmiş değildir. 6102 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden çok önce Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 10.05.1996 tarihli,  1996/2084 E. 2006/4544 K. Sayılı kararında İsviçre Hukukundan esinlenerek ve TTK Md. 134/II hükmünü geniş yorumlayarak acente yönünden portföy tazminatı talebini kabul etmiştir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi de 1999/7724 E. 2000/3470, T: 4.5.2000 tarihli kararında tek satıcılık sözleşmesi yönünden bu talebi dinlenebilir bulmuştur.  

Bu husus, 6102 sayılı TTK . Md. 122 nin madde gerekçesinde, ‘Acentenin denkleştirme talebi Türk içtihat hukuku tarafından tanınmaktadır. Bu sebeple, Tasarının 122 nci maddesi yeni bir hukuki kurumu tanıtmamakta fakat ilk defa kanuni düzenlemeye kavuşturmaktadır. Çünkü, Yargıtay 1996 yılında verdiği bir kararla olumlu bir kanun boşluğunu doldurmuş, hukukun geliştirilmesi yönünden önemli bir hizmet yapmış, ilkesel bir kararla denkleştirme talebinin dogmatik düzenine işaret etmiş, daha sonra içtihadını yerleştirmiştir’ şeklinde ifade edilmiştir. 

Buna göre 6102 sayılı TTK’ dan önce de hukukumuzda bu davalar görülüyordu ve tazminat hesapları yapılıyordu. Portföy tazminatı hesaplama yöntemi konusunda uygulamada benimsenen görüş, bayinin her beş yıllık faaliyeti sonucu elde edilen kazancın yıllık ortalaması tavan alınarak tespit edilmesi şeklindedir.( Bkz. Nilay Şenol, Bayilik Sözleşmesi Sona Ermesi ve Sonuçları, s:274 )   Buna göre her 5 yıllık satış hasılatından , satış için yapılan giderlerin düşülmesi ile bulunan meblağın yıllık ortalaması müşteri/portföy tazminatını oluşturmaktadır. 

Tazminat hesaplama yöntemi konusunda 6102 sayılı TTK Md. 122/2 de bir düzenleme getirilmiştir. Ancak  TTK Md. 122 ‘ nin madde gerekçesinde  ‘kanuni formülün acente yönünden asgariyi ifade ettiği, acentenin aleyhine olan başka bir hesap tarzının kabulünün hükmün amacıyla bağdaşmayabileceği, buna karşılık acente için daha yüksek bir talebe olanak veren başka bir formülü tarafların kararlaştırabilecekleri’ vurgulanmıştır. Bu şekilde TTK Md. 122/2 lafzına uygun olarak acentenin aldığı komisyonla irtibat kurmak suretiyle tazminat miktarı belirlenecekse Alman Federal Yüksek Mahkemesinin, denkleştirme (portföy)  tazminatının tutarının hesaplanması konusunda benimsediği (Bkz. Cemile Demir Gökyayla , Milletlerarası Hukukta Tek Satıcılık Sözleşmeleri, s.272- )  şekilde ‘dağıtım acentelik sistemi ile yürütülmüş olsaydı, müvekkilin acenteye ödeyeceği komisyon’ tutarı (her beş yıllık toplam komisyon tutarının bir yıllık ortalaması) , bütün gelirler itibariyle tam ve doğru olarak tespit edilmeli ve tazminat tutarı bu şekilde hesaplanmalıdır. 

Öte yandan TTK Md. 122 gerekçesinde yer alan ‘kanuni formülün acente yönünden asgariyi ifade ettiği, acentenin aleyhine olan başka bir hesap tarzının kabulünün hükmün amacıyla bağdaşmayabileceği, buna karşılık acente için daha yüksek bir talebe olanak veren başka bir formülü tarafların kararlaştırabilecekleri’ ifadesi karşısında farklı hesaplama yöntemlerinden davacı lehine en yüksek sonucu veren hesaplama yönteminin seçilmesi mümkün olabilmelidir. 

Sonuç olarak gerek yeni gerekse eski Ticaret Kanununun yürürlükte olduğu dönem için denkleştirme tazminatı olarak da nitelendirilen portföy tazminatına ilişkin olarak, acentelik, tek satıcılık ve benzeri sözleşmelerden kaynaklanan  uyuşmazlıklarda i) feshin tek satıcıya yüklenebilecek bir sebepten kaynaklanmaması, ii) tek satıcının müşterilerin bariz bir oranda artmasına katkıda bulunduğu ve iii) tek satıcının bu çabasından sona eren sözleşme ilişkisinden sonra üreticinin artık sadece kendisinin yararlanacağının ortaya konması durumunda, bu tazminata hükmedilebileceği kabul edilmektedir. 

Yargıtay, çok yeni bir kararında, sözleşmenin öngörülen sürenin dolması nedeniyle sona ermesi halinde de koşulları varsa portföy tazminatı talep edilebileceğine hükmetmiştir. ‘Taraflar arasındaki sözleşmenin 3. Maddesinde ‘ Bu sözleşmenin süresi bir (1) yıldır. Bu süre 1.1.2006 tarihinde başlar 1.1.2007 tarihinde sona erer. Sözleşme süresi dolduğunda taraflarca aksine anlaşma yapılmamışsa sözleşme aynı süre için geçerliliğini korur’ hükmüne yer verilmiştir. Davalı tarafça 11.12.2009 tarihli ihtarname ile sözleşmenin yenilenmeyeceği davacı tarafa ihtar edilmiştir. Böylece sözleşme talep edilen yılın sonunda sözleşme hükümlerine göre kendiliğinden sona ermiş bulunmaktadır. Böyle bir durumda haksız fesihten söz edilemez. Bu durumda somut olay bakımından koşulları varsa portföy tazminatı istenebilirse de diğer taleplerin hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Mahkemece bu ilkeler çerçevesinde deliller değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken…” (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, E: 2016/18945, K: 2017/4333, T: 30.05.2017 – Avukat Hüseyin Demirbaş kişisel arşivinden alınmıştır) 

Zamanaşımı konusunda 6102 sayılı TTK da 1 yıllık süre öngörülmekle birlikte 6762 sayılı eski TTK ‘nun uygulanacağı uyuşmazlıklarda (fesih tarihi 6102 sayılı TTK ‘ nun yürürlüğe girdiği tarihten önce ise) bu sürenin 10 yıl olacağı hatırda tutulmalıdır. 

Portföy tazminatına ilişkin yeni ve zengin gerekçeli bir mahkeme kararı aşağıda sunulmaktadır. 

Kararın Tam Metni: Bayinin Portföy Tazminatı

f0d4fa48 0a3a 492b a822 fd2c1c17594e

Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi, 22/06/2016  Tarih, Esas: 2014/439, Karar: 2016/636) 

DAVACI     : …………
VEKİLİ    : Av. Prof. Dr. Cevdet YAVUZ , Şişli/İSTANBUL 
                 Av. Hüseyin DEMİRBAŞ, Osmangazi/BURSA 

DAVALI     : ……………..
VEKİLİ    : …………….

DAVA    : Sözleşmenin Haksız Feshedildiğinin Tespiti, Tazminat


Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile ; davalı şirketin …………çıkan kaynak suyunu şişeleyerek ‘………..’ markası ile 2002 yılında pazara sürdüğünü, müvekkilinin 2002 yılından, Ana Bayilik Sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği 2010 yılına kadar davalı şirketin ilk ana bayisi olarak pazarlama faaliyetlerini sürdürdüğünü, …………markasının müvekkili şirketin müşteri memnuniyetini sağlama yönündeki özverili çalışması ve pazarlama faaliyetindeki üstün başarısı nedeniyle çok kısa bir sürede pazarda lider haline geldiğini, taraflar arasında en son 01.01.2006 tarihli Ana Bayilik Sözleşmesinin imzalandığını, sözleşme ilişkisinin, davalı şirketin Nisan 2008 tarihinden itibaren sergilediği haksız ve zarar verici tutumu nedeniyle zarar gördüğünü, zira davalı şirketin sözleşmenin 7.1. maddesine aykırı olarak, sözleşmede müvekkil şirkete bırakılmış olan satış bölgelerinde müvekkilinin görüş ve onayını almadan yeni bayilikler oluşturduğunu, 2008 yılının Nisan ayından itibaren müvekkilinin Ankara bayileri`nin, 14.07.2008 tarihinden itibaren de Körfez bayisinin suyunun fiilen ana bayi gibi çalıştırılan başka firmalar vasıtasıyla temin edilmeye başlandığını, üstelik davalı şirketin, müvekkilinin bilgisi ve onayı olmadan çalıştırdığı bu firmalara haksız rekabete yol açacak şekilde, müvekkil şirkete sunduğundan çok daha avantajlı ticari şartlar sağlayarak, müvekkil şirkete zarar verme kastıyla hareket etmeye başladığını, müvekkilinin sahip olduğu müşterilerini bu yeni firmalara bırakmaya zorladığını, bu sebeple Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi`nin 2008/39 Esas sayılı dosyasında müvekkili lehine 46.990,55 TL tazminata hükmedildiğini, davanın devamı sırasında davalının 11.12.2009 tarih ve 34560 sayılı ihtarname ile 1.1.2009 tarihinden sonraki sözleşme dönemi için sözleşmeyi sona erdirdiğini ihtar ve beyan ettiğini, bu feshin haksız olduğunu, zira davalının tek taraflı fesih hakkının mevcut olmadığını, sözleşmenin tek taraflı fesih hakkı veren 5.9 maddesinin koşullarının gerçekleşmediğini, huzurdaki dava ile davalının sözleşmeyi haksız feshi dolayısıyla uğranılan (müspet) zararın, müvekkilinin maliyetlerini karşılayamadığı yatırımlarının bedelinin talep edildiğini, sözleşmenin feshinden sonra açılmış olan bu davada davalıdan ayrıca portföy tazminatı da talep etme hakkının doğduğunu, alacak miktarının tespitinin teknik bir takım özellikleri bünyesinde barındırması nedeniyle teknik hesap yapılmaya muhtaç olduğunu, anlatılan nedenlerle 01/01/2006 tarihli Ana Bayilik Sözleşmesinin haksız surette feshedildiğinin tespitine, şimdilik müvekkilinin müsbet zararı olarak hesaplanacak meblağdan 5.000,00-TL, maliyetlerini karşılayamadığı yatırımları olarak hesaplanacak tutardan 5.000,00-TL,  portföy tazminatı olarak hesaplanacak meblağdan 10.000,00-TL ve manevi zarar olarak da 30.000,00-TL olmak üzere 50.000,00-TL nin fesih tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile ; taraflar arasındaki sözleşmenin 5.10 maddesinde açıkça davacı ana bayinin ana bayilik hizmetini belirlenen şartlarda hiç veya gereği gibi yapmaması ya da yapamaması durumunda …….. A.Ş nin kendi vasıta, teşkilat ve imkanlarıyla, ana bayinin satış bölgesinde, ürünlerin doğrudan satış ve dağıtım hak ve yetkisini üstlenebileceği gibi, bunu yeni bayi ile anlaşmak suretiyle de yapabileceği şeklinde düzenleme bulunduğunu, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi`nin 2011/79 E. sayılı dosyasında dinlenen tanıkların da beyanlarında davacı şirketin hizmetini zamanında yerine getiremediği ve hizmette aksamalar olduğu hususunun açıklığa kavuştuğunu, bu hususta davacıya 18.10.2007, 28.7.2007 ve 21.11.2007 tarihli bilgilendirme yazılarının yazıldığını, 02.01.2008, 20.06.2008 tarihli …………yazılarında ana bayi olan davacı şirkete ilişkin şikayetlerin yer aldığını, sayılan tüm belgelerin davacı şirketin su dağıtım işini sözleşme şartlarına uygun yapmadığının bir göstergesi olduğunu, dosyada mevcut bilgi ve belgelerden davacı şirketin kendisine ana bayilik sözleşmesi ile verilen marka değerinin arttırılmasına ve reklama yönelik herhangi bir çalışma yapmadığını, buna ilişkin bir belgeyi dosyaya sunmadığını, bunun da taraflar arasındaki sözleşmenin davacı şirket bakımından ihlali anlamına geldiğini, talep edilen tazminatın hukukumuzda yeri olmadığını ve şartlarının çok istisnai durumlarda uygulanacağını, izah edilen nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafça 14/07/2014 tarihli dilekçe ile, sundukları cevap dilekçesi ıslah edilerek davanın bir yıllık zamanaşımı süresinin ihlal edilerek açılması nedeniyle zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Dava, tek satıcılık sözleşmesinin feshi nedeniyle tazminat isteminden ibarettir.
Ana bayilik sözleşmesi, ihtarname, ticari defterler, tanık beyanları, bilirkişi raporları.
Sözleşme : taraflar arasında imzalanan sözleşme ile 01.01.2016 tarihinden başlayacak şekilde damacana içme sularının satışı için  bir yıllık ana bayilik sözleşmesi imzalanmıştır. Ana bayi satış bölgesi Kocaeli, (Gebze, Derince hariç) Sakarya, Düzce, Ankara, Zonguldak illeri ile sınırlandırılmıştır. Sözleşme süresi dolduğunda taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça sözleşme aynı süre için geçerliğinin koruyacağı belirtilmiştir.
Davacı tarafından 24.07.2008 tarihinde Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinde 2008/339 esas (2011/79 Esas – 2012/21 Karar) sayılı dosya ile davalının edimlerini yerine getirmediği gerekçesi ile tek satıcılık  sözleşmesine aykırılık iddiası ile tazminat davası açmıştır. Dava derdest iken, davalı taraf Kocaeli 5. Noterliğinden çektiği ihtarname ile 31.12.2009 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde sözleşmeyi feshettiğini bildirmiştir. 
Davacı tarafın açtığı davada davacının tazminat talepleri kısmen kabul edilmiş, tek satıcılık sözleşmesinin ihlalinden dolayı talep ettiği portföy tazminatı talebi  dava tarihi itibariyle sözleşme ilişkisi devam ettiği gerekçesi ile 24.01.2012 tarihinde verilen karar ile reddedilmiş, karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Bu davada davalının yeni bayiler ihdas ederek sözleşmeye aykırı davrandığı , davacının karında azalmaya sebep olduğu  tespit edilmiştir. 
Dava tarihinde  yürürlükte olan 6762 sayılı TTK da  denkleştirme talebine yönelik düzenleme  TTK nun 134. Maddesi geniş yorumlanmak suretiyle uygulanmaktaydı. 
 TTK Madde 133 – Muayyen olmıyan bir müddet için aktedilmiş olan acentelik mukavelesini,taraflardan her biri üç ay önce ihbar etmek şartiyle feshedebilir; mukavele ile bir müddet tayin edilmiş olsa dahi muhik sebeplerden dolayı akit her zaman fesih olunabilir.
 Madde 134 – Muhik bir sebep olmadan ve üç aylık ihbar müddetine riayet etmeksizin akdi fesheden taraf, başlanmış işlerin tamamlanmaması yüzünden diğer tarafın uğradığı zararı tazmine mecburdur.
 Sözleşmenin fesih tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK da portföy tazminatı tanımlanmamış ise de Yargıtay kararlarında yasada açıkça yer almasa bile böyle bir tazminata hükmedilebileceği belirtilmiştir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin  2006/5693 E    2006/12355 K ve 2009/ 1141 E – 2009/10871 K sayılı ilamı gibi.)
Yargıtay 19. Hukuk dairesinin 2007/9285 Esas ve 2008/2759 Karar sayılı  ilamında ,      Portföy  tazminatının tek satıcı  tarafından  sağlanan müşteri  çevresi, sözleşmenin haksız feshi ile  davacı yönünden oluşan ekonomik kayıp ve  diğer unsurlar gözetilerek hakkaniyete  uygun olarak  belirlenmesi  özel ve teknik bilgiyi  gerektirdiğinden, miktarı yönünden  uzman bilirkişi  kurulundan rapor alınması  gerektiği belirtilmiştir. 
Tanıklar ……., …………, ………, ………. huzurda dinlenmiş, dava dosyası bilirkişilere tevdi edilerek sözleşmenin davalı tarafça haklı olarak feshedilip edilmediği, davacının sözleşmenin haksız feshinden dolayı talep ettiği kar kaybı ve maliyet yatırımlarının hesaplanması, sözleşmenin feshinden dolayı talep edilen portföy tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı, tazminat gerektiği takdirde davacı ve davalının defterlerinin de incelenerek tazminat miktarının hesaplanması açısından SMMM ve hukukçu bilirkişilerden rapor aldırılmıştır.
BİLİRKİŞİ RAPORU: SMMM Bilirkişi ………… ve Hukukçu bilirkişi ………`den alınan 23.10.2013 tarihli bilirkişi raporunda, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin davalı tarafından tek taraflı olarak sona erdirildiği, davacının herhangi bir kusuru bulunmadığı feshin haksız olduğu belirtilerek beş yıllık gelir üzerinden net kazancın ortalaması olarak 91.881,45 TL portföy tazminatı hesaplanmıştır.
Ek rapor -I- : Bilirkişi raporuna itiraz üzerine alınan ek raporda, sözleşme ilişkisinin sona ermesinde tek taraflı feshi haklı kılan ve 5.9 ile 5.10 maddelerde düzenlenmiş olan sözleşme koşullarının gerçekleşmediği, bu sonuç doğrultusunda davacı tarafın sözleşmedeki menfaatine ilişkin olan müsbet zararının tazminini talep edebileceği belirtilerek  12. 847,90 TL müspet zarar ile birlikte, beş yıllık ortalama üzerinden 185.989,34 TL portföy tazminatı hesaplanmıştır.
 Tarafların ticari defterleri birbirini doğrulamaktadır. Cari hesaba göre 31.12.2009 tarihi itibariyle davalı firma 142.055,73 TL alacaklı durumdadır. 
Davalı taraf ıslah suretiyle zamanaşımı iddiasında bulunmuş ve yeni bir heyetten rapor alınmasını istemiş, davacı tarafta zamanaşımı itirazının reddi ile aynı heyetten bürüt gelir üzerinden hesaplama yapılması için ek rapor alınmasını istemiştir.
Davalının zamanaşımı itirazı 22.06.2016 tarihli oturumda değerlendirilmiş itirazın reddine karar verilmiştir. 
Ek rapor-II- : Portföy Tazminatının  bürüt gelir üzerinden hesaplama yapılması için bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler 5 yıllık bürüt kar üzerinden 389.864,40 TL portföy tazminatı hesaplamışlardır. 
Davacı tarafça, müspet tazminat alacağı talebi 12.847,90-TL, portföy tazminatı talebi 389.864,40-TL olarak ıslah edilmiş ve ıslah harcı yatırılmıştır.
6762 sayılı yasada bu konuda düzenleme olmadığından  hesabın nasıl yapılacağı konusunda bir açıklık bulunmamaktadır. 6102 sayılı yasada,  acentanın son beş yıllık faaliyeti sonunda aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz düzenlenmesi yapılmıştır. 
Davalı taraf davacının davalıya borcu olduğunu, sözleşmenin bir yıllık imzalandığını, davalının sözleşmeyi feshetmesinin haklı sebebe dayandığını belirtmiş ise de,  2011/79 Esas sayılı dosyada da bu durum değerlendirilmiş  davalının yeni bayiler verdiği tespit edilmiş sözleşmeye aykırılığı ispatlanmış, davacı lehine tazminata hükmedilmiştir. Davacının açmış olduğu dava devam ederken sözleşmenin feshi de iyiniyetli bir davranış olarak kabul edilemez. Bu sebeple feshin haksız olduğuna karar verilmiştir.
Haksız fesih nedeni ile davacının müspet zararı da doğmuştur. 2011/79 Esas sayılı dosyada davacının 24.07.2008 tarihi itibariye müspet zararı hesaplanmış ve bir miktar tazminata hükmedilmiştir. Sonradan açılan bu davada da bu tarihten sonraki dönemdeki kazanç durumuna göre bürüt karın neti %5 dir hesabı ile 12.847,90 TL müspet zarar hesaplanmıştır. 
Portföy tazminatı bakımından ise , davalının dolum tesislerindeki  sular davacı ile yapılan tek satıcılık sözleşmesi ile Kocaeli, (Gebze, Derince hariç) Sakarya, Düzce, Ankara, Zonguldak illerine ilk kez dağıtımı yapılmış, davacı sayesinde davalının markası tanınmış ve müşterileri artmıştır. Bu şehirlerde ………Markası ilk kez satılmış ve davacı alt bayiler kurularak yeni müşteriler kazandırmıştır. Bu bakımdan portföy tazminatı şartları oluşmuştur.
 Tazminat miktarı bakımından ise 6102 sayılı yasada dahi tazminat hesabı açıkça belirtilmemiştir. Bu bedel Alman Federal Mahkemesi tarafından “ortaya çıkışı ve miktarının takdir edilmesi hakkaniyet esasından etkilenen, yaratılan müşteri çevresi için talep edilen bir bedel (Vergütung)”, İsviçre Federal Mahkemesi tarafından “müvekkilin acentelik ilişkisi sona erdikten sonra kullanabileceği ticari bir değer için karşılık” şeklinde tanımlanmıştır; Gökyayla, s. 239. Bu açıklamalara göre ödenecek bedel tazminat değil denkleştirmedir.
 Y. 11. HD 20.06.1996 T., 1996/2084 E., 1996/4544 K. ilamında, “Buradaki kriter sözleşmeyi fesh eden sigortacının kusurlu olup olmaması değil, acentenin kusurlu olup olmaması halidir. […] Bu durum karşısında mahkemece, dava reddolunmayarak; olaya kıyasen uygulanması mümkün bulunan TTK.`nun 134/2`nci maddesi hükmü gereğince davacı acentenin talep edebileceği hakkaniyete uygun bir tazminat bu konudaki uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.”şeklinde bir karar verilmiştir. Bilirkişiler davacının kusurunun bulunmadığını açıkça belirttiklerinden tazminat şartları oluşmuştur. Bu karara göre davalının kusurunun aranmasına gerek bulunmamaktadır. 
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:12 Sayı: 24 Güz 2013/2 s. 167-201. Sayfalarında yayınlanan İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ticaret Hukuku Anabilim Dalı  Araştırma Görevlisi, Zehra Badak Aybar`ın 6102 sayılı yasa bakımından yaptığı çalışmadan faydalanılarak yapılan inceleme ve değerlendirmede,    portföy tazminatına hükmetmek için acentenin kendi faaliyetleri ile kazandırmış olduğu yeni müşterilerin, acente ile müvekkil arasındaki sözleşmenin feshinden sonra müvekkile “önemli menfaat” sağlıyor olması gerekir. Genel olarak müvekkilin edindiği menfaat, müvekkil işletmesindeki kıymet artışı gibi kavramlarla ifade edilmektedir. Gerçekten de müvekkilinin elde edeceği menfaat temelde, müvekkilinin işletmesinin bir bütün olarak değerinde meydana gelecek artış olacaktır. Zira acentenin getirdiği müşteri çevresi sadece kar sağlamayacak, aynı zamanda müvekkilinin tanınırlığını artıracak, bu tanınırlık marka değerine yansıyacak, müvekkilin daha kolay acentelikler almasının dahi dahil edilebileceği pek çok pozitif olay zincirini ortaya çıkarabilecek, bu da en nihayetinde yine daha fazla müşteri edinilmesine bağlanacaktır. 

Öğretide, hangi durumlarda bu tazminata hükmedilebileceği ve hesaplama konusunda nasıl bir yol izlenebileceği konusunda, mehaz kanunlar ve yabancı hukuk sistemlerindeki düzenlemelerin de dikkate alınabileceği ifade edilmiş, özellikle İsviçre Borçlar Kanunu (OR) (“İsv. BK”) 418/u ve Alman Ticaret Kanunu (HGB) (“Alm. TK”) 89/b düzenlemeleri ve ilgili yargı kararları bu bakımdan örnek gösterilmiştir.
Hakkaniyet terimi başlı başına tanıma ihtiyaç duyan bir terimdir. Zira içerisi çok geniş anlamda doldurulabilir. Hakimin takdir yetkisinin düzenlendiği EMK m. 4.’te “hak ve nısfetle” ifadesi kullanılırken, MK 4. maddede “hukuka ve hakkaniyete” ifadesi tercih edilmiştir. Hakimin takdir yetkisini olayın özellikleri göz önüne alınarak, kanun hükmü sınırları içerisinde ve adil bir sonuca varacak şekilde kullanacağı anlaşılacaktır (Oğuzman/Barlas, s. 91). Bu çerçevede denkleştirme isteminin hakkaniyete uygun olup olmadığı da maddede ifade edildiği gibi somut olayın özellikleri dikkate alınarak, kanun hükmü sınırları içerisinde, her iki taraf bakımından da adil bir sonuç verecek şekilde cevap bulmak şeklinde anlaşılmalıdır. 
Bu hakkaniyet denetimi esnasında müvekkil ürün veya hizmetinin tanıtılması, imaj yaratılması, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi veya tanınmış markanın olup olmaması gibi unsurlar dikkate alınabilir.
  Bu bakımdan davacının davalıya yeni müşteriler kazandırdığı, tanınırlığını artırdığından tazminata hak kazandığı, davalı firmanın yeni bir firma olması yanında,  piyasaya her gün yeni firmaların girmesi karşısında sektördeki kârlılık durumu, tarafların  gelir durumlarına göre hakkaniyete uygun bir miktarın denkleştirme olarak verilmesi gerektiğine karar verilmiştir. Bu yönden yapılan değerlendirmede net gelir üzerinden yapılan hesaplamanın hakkaniyete uygun olduğuna karar verilmiş, ek rapordaki gibi  -TL üzerinden tazminata hükmedilmiştir.
Sözleşmenin feshi nedeniyle manevi tazminat talep edilmiş ise de BK nun 49. maddesindeki yasal şartlar oluşmadığından tazminat talebi reddedilmiştir.
Davacının maliyetleri karşılanamayan yatırımlar yönünden olan tazminat talebi  bakımından tazminat gerektirecek deliller sunulmadığından ispat edilemeyen talebin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM ; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-Davalı …………………….AŞ ile davacı ……………………Ltd Şti arasında yapılan 01/01/2006 tarihli ana bayilik sözleşmesinin davalı şirket tarafından haksız surette feshedildiğinin tespitine,
    -Davacının müsbet zarar talebi yönünden ………-TL,
    -Portföy tazminatı talebi yönünden …….. -TL tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

 

Bayinin Portföy Tazminatı

Leonardo Lightning XL A professional business scene showing a 0 

İlgili Yazılar:

  1. Portföy Tazminatı Davası Örnek Karar
  2. Bayilik ve Tek Satıcılık
Share
1
demirbas
demirbas

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İLETİŞİM


Demirtaşpaşa Mahallesi Ankara yolu Cad. No:36, Tüze İş Merkezi, Kat:10, 16220

+90 542 120 86 16

+90 224 272 19 09

info@demirbas.av.tr


DANIŞMA KURALLARI VE UYARILAR

Bu web sitesinde yer alan yazı ve açıklamalarda değinilen konular soyut ve genel olarak ele alınmıştır. Bu nedenle bu yazı ve açıklamalar somut bir olay hakkında yapılmış hukuki tavsiye olarak kabul edilemeyecekleri gibi Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Meslek Kuralları kapsamında yazılı veya sözlü hukuki danışma olarak da değerlendirilemezler.
© 2023 Demirbaş Hukuk Bürosu Tüm Hakları Saklıdır. Web Tasarım web tasarım