Başlıklar
ToggleDestekten yoksun kalma tazminatı, bir kişinin ölümüne sebep olan haksız fiil (örneğin trafik kazası, iş kazası vb.) sonucunda, ölen kişinin maddi desteğinden mahrum kalan yakınlarına ödenen bir tazminat türüdür. Bu tazminatın amacı, ölen kişinin hayattayken sağladığı maddi katkının kaybını bir nebze de olsa telafi etmektir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, Türk hukukunda temel olarak Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, bir kimsenin ölümü halinde, ölüm olayına kusuruyla veya sorumluluğu dahilinde neden olan gerçek ya da tüzel kişiler, ölenin bakımından sorumlu olduğu veya düzenli maddi destek sağladığı kişilere tazminat ödemekle yükümlüdür.
TBK m. 53 Hükmü:
“Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle cenaze giderlerini, ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıpları ve ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpları kapsar.”
Bu madde kapsamında düzenlenen tazminat türleri arasında, destekten yoksun kalma tazminatı, mağdurun yakın çevresinin ekonomik olarak karşılaştığı kaybı telafi etmeyi amaçlar. Buradaki temel kriter, ölen kişinin fiilen ya da yasal olarak birine maddi destek sağlamasıdır.
Tazminat talebinde bulunabilmek için, ölen kişinin gerçekten maddi destek sağladığı ispat edilmelidir. Örneğin, çocuklarına bakmakla yükümlü bir anne ya da babanın ölümü durumunda bu destek varsayılır. Ancak kardeş, nişanlı gibi kişiler için destek ilişkisi somut delillerle kanıtlanmalıdır.
Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu, gelir düzeyi, yaş, destek süresi gibi kriterler esas alınır. Aktüerya uzmanları tarafından yapılan hesaplamalarda şu unsurlar dikkate alınır:
Hesaplamalar bilirkişi veya aktüer tarafından yapılır.
Tazminat davası açarken ya da sigorta şirketine başvururken genellikle şu belgeler istenir:
Eğer ölüm bir trafik kazası sonucu gerçekleşmişse, Zorunlu Trafik Sigortası kapsamında sigorta şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilir. Sigorta başvurusu için 2 yıllık zaman aşımı süresi söz konusudur. Ancak ceza davası açılmışsa bu süre, ceza davasının zaman aşımı süresine göre uzayabilir ve fiilin niteliğine göre 15 yıla kadar uzayabilir.
İnceleyeceğimiz karar, trafik kazası sonucu destekten yoksun kalma tazminatı, defin gideri ve manevi tazminat taleplerinde usul ve esasa ilişkin önemli hususlara ışık tutan bir Yargıtay 17. Hukuk Dairesi içtihadıdır. Demirbaş Hukuk Bürosu arşivinden alınmıştır.
Yargıtay, davacılar vekilinin ileri sürdüğü diğer temyiz itirazlarını (örneğin kusur oranı, zarar miktarı, hükümde dayanılan deliller vs.) incelediğini ancak:
belirterek, (3) ve (4) numaralı bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermiştir.
(6) Manevi Tazminat Talebinin Reddi – Vekalet Ücreti Eksikliği
Yargıtay;
Bu karar;
Destekten yoksun kalma tazminatı, sevdiklerini kaybeden bireylerin maddi kaybını gidermeye yönelik önemli bir haktır. Özellikle kazaya neden olan kişi veya kurumun kusurlu olması halinde tazminat miktarı artabilmektedir. Bu süreçte deneyimli bir avukat ile çalışmak hem hak kaybını önler hem de daha etkin sonuç alınmasını sağlar.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Tarih: Esas: 2019/512, Karar: 2020:5163 Sayılı Kararında:
– 1086 Sayılı HUMK`nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK`nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiğini,
– HUMK`nun 388/3. maddesi gereğince (HMK 297/c) hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerektiğini,
– Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılmasının T.C. Anayasasının 141/3. maddesinde açıkça belirtildiğini,
– Bu hükümlerin yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olduğunu, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olmasının zorunluluk taşıdığını, zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerektiğini, Yargıtay`ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunmasının zorunlu olduğunu, somut olayda birden fazla kök ve ek rapor arasından hangi tarihli aktüer raporunun benimsendiği gerekçede belirtilmeyerek hükümde muğlaklık oluşturulduğunu vurgulayarak hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Tazminat hukuku kadar usul hukuku ile ilgili önemli saptamalar içeren bu çok yeni kararın tam metni aşağıdadır.
Avukat Hüseyin Demirbaş` ın kişisel arşivinden alınmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/582
KARAR NO : 2020/5163
MAHKEMESİ : Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/04/2015
NUMARASI : 2011/383-2015/159
DAVACILAR :
1-..
2-..
DAVALILAR :
1-…
2-….
3-…
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili, davalı Hür Sigorta A.Ş vekili ile davalı Groupama Sigorta A.Ş vekili tarafından tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacılar vekili, 13.09.2010 günü davacıların oğlunun yolcu olarak bulunduğu davalı Halil’e ait davalı Anadolu Sigorta A.Ş’ye trafik sigorta poliçesi ile sigortalı araç ile diğer davalıların sürücü ve trafik sigortacısı olduğu iki başka aracın karıştığı kaza sonucu davacılarının oğlunun vefat ettiğini, davacıların ölen oğullarının desteğinden yoksun kaldıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalma kaydı ile her bir davacı için 500,00 TL defin, 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının müşterek ve müteselsilen tüm davalılardan, her bir davacı için 22.500,00 TL manevi tazminatın müşterek ve müteselsilen tüm davalılardan (sigorta şirketi davalılar poliçe limitleri dahilinde sorumlu olmak üzere) kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri ve davalı … , davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davalı ….ve davalı ….. Sigorta A.Ş haklarında açılan maddi ve manevi tazminat davalarının reddine, taleple bağlı kalınarak her bir davacı için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 500,00 TL cenaze gideri maddi tazminatının diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, her bir davacı için ayrı ayrı 22.500,00 TL manevi tazminatın davalı .. ve …`dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili, davalı .. Sigorta A.Ş vekili ile davalı .. Sigorta A.Ş vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)6100 sayılı HMK`nın geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 2015 yılı için 2.080,00 TL`dir.
Temyize konu karar, davacıların her biri için hükmedilen 500,00 TL defin gideri ve 1.000,00 TL destekten yoksun kalma maddi tazminat tutarı yönünden kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden davalı Hür Sigorta A.Ş vekilinin maddi tazminata ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-)Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacılar vekilinin aşağıdaki 3 ve 4 nolu bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3-)Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı, defin gideri ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1086 Sayılı HUMK`nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK`nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, HUMK`nun 388/3. maddesi gereğince (HMK 297/c) hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir.
Yargıtay`ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda, mahkemece birden fazla aktüer kök ve ek rapor alınmış olup taleple bağlı kalınarak hüküm kurulmuş ve davacı tarafın fazlaya dair maddi tazminat talepleri saklı tutulmuş ise de; hangi tarihili aktüer raporunun benimsendiği gerekçede belirtilmeyerek hükümde muğlaklık oluşturulmuştur. Bu husus yukarıda açıklanan ilkelere aykırılık oluşturduğundan, hükmün bozulması gerekmiştir.
4-)Davalı .. ve davalı .. A.Ş. aleyhinde açılan manevi tazminat davasının reddi nedeniyle adı geçen davalılar lehine hükmedilen vekalet ücreti karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen tutardan yüksek olmuştur. Mahkemece reddedilen manevi tazminat talebi yönünden nisbi hesaplama yapılarak 5.250,00 TL ücreti vekaletin davacılardan alınarak davalılar … Ve …. Sigorta A.Ş lehine takdir olunmuştur.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 10. maddesinde manevi tazminat red vekalet ücretinin maktu ücreti geçemeyeceği düzenlenmiştir. AAÜT 10.maddesinin 3. fıkrasında manevi tazminat davalarının tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunacağı düzenlenmiştir. İkinci kısmın ikinci bölümünde de Asliye Mahkemelerinde takip edilen davalar için 1.500,00 TL vekalet ücreti belirlenmiştir. Bu durumda mahkemece davalılar … ve … Sigorta A.Ş lehine manevi tazminat yönünden 1.500,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 5.250,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi isabetli değildir.
5-)Davalı … Sigorta A.Ş ile davalı .. Sigorta A.Ş kazaya neden olan karşı araçların trafik sigortacısıdır. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları’na göre davalı sigorta şirketleri manevi tazminattan sorumlu olmadığı gibi manevi tazminata ilişkin harçtan ve vekalet ücretinden de sorumlu değildir. Mahkemece alınması gereken bakiye harcın tamamından ve manevi tazminata ilişkin vekalet ücretinden davalı sigorta şirketleri .. Sigorta A.Ş ile davalı .. Sigorta A.Ş’nin de sorumlu tutulması doğru değildir.
6-)Davalı … Sigorta A.Ş kazaya neden olan karşı aracın trafik sigortacısıdır. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları’na göre davalı sigorta şirketi manevi tazminattan sorumlu sorumlu değildir. Davacı tarafından bu durum gözetilmeksizin davalı sigorta şirketinden manevi tazminat talep edilmiştir. Ancak, mahkemece, davalı sigorta şirketinden manevi tazminat talep edilmiş olmasına ve manevi tazminat talebinin sadece gerçek kişilerle sınırlı olarak kabul edilmiş olmasına rağmen hakkındaki manevi tazminat talebi reddedilen davalı sigorta şirketi Groupama Sigorta A.Ş lehine de vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı …. Sigorta A.Ş vekilinin maddi tazminata ilişkin temyiz dilekçesinin mahkeme hükmünün miktar itibariyle kesin olması nedeniyle REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) ve (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin, (5) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … Sigorta A.Ş vekili ile davalı … Sigorta A.Ş vekilinin, (6) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı …..Sigorta A.Ş vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ile davalılar … Sigorta A.Ş ve Groupama Sigorta ….`ye geri verilmesine 06.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye